Page 316 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 316
En çok gelinlerin duvaklarında dikkatimizi çeker tel kırma sanatı. Belki sanatın adını
bilmeyiz ama duvaktaki pırıltı ve işlemedeki zarafet, bakanların dikkatlerini ister is-
temez bu güzel sanata çevirir.
Tel kırma (Bartın işi) sanatının ilk örnekleri, 17. yüzyıla tarihlenmektedir. Tel kırma
sanatı ilk defa Bartın’da icra edildiği için ‘Bartın işi’ adıyla da anılmaktadır. Tel kır-
ma sanatında, geleneksel dokuma kumaş ve bezlerin, tüllerin üzerine tellerle Bartın
yöresinde işlendiği için nakışta kullanılan tel de ‘Bartın teli’ adını almıştır. Tel kır-
ma tezyinatı esnasında teller makas vb. yardımcı unsurlara müracaat edilmeksizin el
marifetiyle kumaşa geçirilerek koparıldığından, bu sanat “tel kırma” olarak da isim-
lendirilmiştir.
Yassı madeni teller ve özel iğneler tel kırma sanatının temel bileşenleridir. Tel kırma
sanatında altın ve gümüş tellerin yanı sıra bakır teller de kullanılmaktadır. Görünüş
itibarıyla gelin telini andıran teller, ustaların tırnakları arasında aşağı-yukarı bükü-
lerek kırılmakta ve dokuma kumaşa böylelikle geçirilmektedir. İşlem ilk yapıldığında
telin rengi genellikle gümüş beyazıdır. Fakat bir süre sonra tel, madensel özelliğin-
den dolayı oksitlenerek hafif sarımtırak bir renge döner ve bu renk yapılan işe doğal
bir görünüm verir.
İşlemede kullanılmakta olan kısa, yassı iğneler çoğu kez ustaları tarafından imal
edilmektedir. Çoğunlukla pirinçten mamul tel kırma iğnelerinde altın ve gümüş gibi
değerli madenlere de yer verilmektedir. 2,5 cm boyutundaki iğnenin baş kısmı geniş
olup uca doğru incelmektedir. İğnenin üzerinde enine çizgi hâlinde iki adet delik bu-
lunur.
Tel kırma; genellikle petek tüllerin üzerine, ayrıca ipliğin sarılmasına elverişli keten,
ipek ve pamuklu kumaşların sathına geometrik çizimler, kilim, dantel ve hesap işi
desenleri, balıksırtı, düz ve verev sarma, hasır iğne ve muşabak teknikleri uygulana-
rak icra edilen bir sanattır.
Yüzyılların çok değerli desenlerini gümüş pırıltılı ışıklarla yansıtan tel kırmanın; Os-
manlı döneminde daha çok çarşaf, yatak örtüsü, yastık örtüsü, kırlent, karyola eteği,
bohça, çeşitli boyda örtüler vb. ürünler üzerinde kullanıldığı bilinmektedir. Günü-
müzde ise bu tekniği; oda takımlarında, yatak takımlarında, yemek ve çay takımla-
rında, dış giyim ve giyim aksesuar ürünlerinde uygulamak mümkündür.