Page 140 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 140

ERSİN YILDIZHAN














































                                                                                                            Ersin Yıldızhan



       138        Sanatkâr ceddimizin İslâm-Türk irfanına armağan ettiği ince kâğıt   larımı sürdürdüm. Diğer yandan da 2004 yılından itibaren, TBMM
                  oymacılığı katı‘ sanatı, günümüzde “usta eller” marifetiyle hayati-  Genel Sekreterliği Milli Saraylar Daire Başkanlığı Geleneksel Türk Sa-
                  yetini sürdürüyor. Yakın dönem için söyleyecek olursak Ord. Prof.   natları Eğitim Merkezi Katı‘ Atölyesi’nde Dürdane Ünver ve yardım-
                  Dr. Süheyl Ünver, akabinde öğrencileri Gülbün Mesara, Dürdane   cısı Müjgan Başköylü Hocaların verdiği katı‘ derslerine devam ettim.
                  Ünver, Meliha Altay ve Müjgan Başköylü, ince kâğıt oymacılığın-  2007 yılında bu kurumdan mezun oldum. O yıllardan bugüne kadar
                  da mutlaka zikredilmesi gereken isimler… Giriş cümlemizde kul-  çalışmalarımı katı‘ alanında sürdürmekteyim.
                  landığımız “usta  eller”  ibaresinin  içerisine  katı‘  sanatkârı  Ersin
                  Yıldızhan da dâhil... 20 yıldır geleneksel sanatlarımızın hizmetinde   Katı‘da karar kılmanızda hangi etkenler belirleyici oldu?
                  bulunmakta olan Yıldızhan, duayen ustalardan Dürdane Ünver ve   Katı‘da karar kılmamda en başlıca etken, Dürdane Ünver Hocam’la
                  Müjgan Başköylü’den katı‘ sanatının inceliklerini öğrenmiş. Yıldız-  birbirimizin dilinden anlamamız, uyumumuz ve katı sanatının çok
                  han’ın ustalığını, naif emekleri ve göz nuruyla hazırladığı birbirin-  renkli, canlı ve tasarım alanının çok geniş oluşudur diyebilirim.
                  den âlâ eserlerinde gözlemlemek mümkün. Katı‘ sanatçısı Ersin Yıl-
                  dızhan ile ince kâğıt oymacılığı katı‘ sanatı üzerine hasbihâl ettik.  Katı‘da da sanırım çok çalışmak, eskilerin deyimiyle “kesre-
                                                                         tü’l-meşk” ve sabır ön plana çıkıyor. Öz sanatımızın icrasında
                  Ersin Hanım, Türk-İslâm sanatlarıyla irtibatınız nasıl başladı?  meşkin ve sabrın yeri nerededir?
                  Türk-İslâm sanatları ile düşünce zemininde ilk irtibatım, bir Bursa   Geleneksel sanatlarımızın kendine has öğretim yöntemi olan us-
                  gezisi esnasında yolumun düştüğü kitap fuarında Beşir Ayvazoğ-  ta-çırak ilişkisi, yani meşk yöntemi hâlâ devam eden bir usûldür.
                  lu’nun Aşk Estetiği, Geleneğin Direnişi, Güller Kitabı adlı kitapları-  Aşk olmadan meşk olmaz, demişler. Evet, birinci şart olarak öğren-
                  nı, o zaman için sebebini çok da bilmediğim bir şekilde, “İşte benim   mek istediğiniz sanatı ve ustanızı sevmek gerekir, diyebilirim. Rabı-
                  aradığım kitaplar” diyerek almamla başladı. Esasında o güne kadar   tanızı sevgi temelinde kurarsanız, sanatı öğrenebilmeniz ve devam
                  geleneğe, edebiyata, irfana dair daha önceki okumalarım, yolumu,   ettirebilmeniz için gerekli sabrı, sebatı ve gayreti çok zorlanmadan
                  geleneğin ve irfanın bir başka veçhesi olan sanata ve o sanata dair   elde edebilirsiniz. Geleneksel sanatlar öncelikle kitap sanatları ol-
                  estetik ve anlam dünyasına çıkardı. Okumalar bu şekilde sürerken,   ması hasebiyle, fevkalâde incelikli, icrası dikkat, zaman ve sabır is-
                  1998 yılında, eşimin arkadaşıyla bir sohbeti neticesinde, kendimi   teyen sanatlardır.  Meşk usûlünün bir diğer etkin yönünü de şöyle
                  Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Ord.   yorumlayabiliriz: Bir şeyin öğrenilmesinde ne kadar çok “Esma”
                  Prof. A. Süheyl Ünver Nakışhânesi’nde sanat seminerlerine katılıp   devreye girerse öğrenme o kadar çok başarılı olur. Meşk usûlünde
                  tezhip eğitimi alırken buldum. 2001 yılında tezhip icazetimi buradan   bu hikmet, tam anlamıyla devrede diyebiliriz. Ustadan el görerek,
                  aldım. 2006 yılına kadar bu nakışhânenin tezhip grubunda çalışma-  sohbetini dinleyerek, rû be rû ve gönül gönüle, sadece sanatı değil,


                                                              K A TI‘ S ANA TI
   135   136   137   138   139   140   141   142   143   144   145