Page 252 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 252
Bakır, her ne kadar günümüzde nostaljik görünümüyle evlerimizi süsleyen dekoratif
bir objeye dönüşse de, bu madenin geçmişte silah yapımından mutfak eşyasına kadar
uzanan geniş bir kullanım alanının olduğunu görmekteyiz.
Bakır madeninin ilk olarak M.Ö. 7000 yılında Anadolu’da işlendiği, yapılan tarihi
kazılarda elde edilen doğal bakırdan dövme tekniği ile yapılmış iğne, bız, kanca gibi
küçük aletler ve bazı süs eşyalarından anlaşılmaktadır.
Selçuklu döneminde Anadolu’daki bakır atölyelerinin başında Konya, Mardin, Ha-
sankeyf, Diyarbakır, Kilis, Cizre, Siirt, Harput, Erzincan ve Erzurum gelmekteydi.
Bu merkezler hem bakır sanatının gelişmesine öncülük ediyordu hem de bakır eşya
ihtiyacını gideriyordu.
Bakır tabiatı gereği yumuşak, işlenmesi kolay ve kendine has renk tonuna sahip bir
madendir. Bakır işleme çalışmalarında oyma, ezme, kabartma, kazıma gibi birbirin-
den farklı teknikler kullanılmakta ve bu teknikler eski çağlardan beri aynı şekilde uy-
gulanmaktadır.
Bakır kakma sanatı, farklı kalınlıklarda olabilen bakır bir levhaya, çeşitli aletler yar-
dımıyla farklı teknikler kullanılarak şekil verilmesi işlemidir. Bu sanat dalında, kazı-
ma ve oymadan ziyade döverek, ezerek ve kabartarak esere şekil verilmektedir. Bakır
kakma sanatının geçmişi hayli eskidir. Dedelerimizin evlerindeki kalaylanmış bakır
sahanların, tepsilerin veya buhurdanların üzerinde bakır kakma sanatına yönelik ör-
nekleri görebilmek mümkündür.
Bakır kakma sanatında en temel malzeme bakır levhadır. Bakır levhanın kalınlığının
ve kıvamının yapılan işe uygun olması gerekir. Kullanılacak yoğun süsleme kompo-
zisyonu dar bir alana işlenecekse daha yumuşak ve daha ince bir bakır levha tercih
edilmektedir. Büyük bir alana işlenecek seyrek süsleme kompozisyonunda ise daha
sert ve kalın bir bakır levha tercih edilmektedir. Kakma sürecinde metal ve ahşap ka-
lemler, farklı ebatlarda çekiçler ve daha birçok alet kullanılmaktadır.
Bakır narin bir malzemedir. Kakma sanatında kararınca sert olunmazsa bakıra iste-
nilen form verilemez. Gereğinden az kuvvet uygulamak formu meydana getiremez-
ken, gereğinden fazla kuvvet uygulamak ise formu bozmaktadır. Bu nedenle oldukça
hassas bir işleme sürecinden geçmektedir. Tüm sanat dallarında olduğu gibi bu sana-
tın başı da sabır ve titizliktir. Malzemeye zarar vermeden sabırla mükemmel formu
yakalayana kadar farklı aletlerle ince ince çalışmak gerekmektedir.
Bakır kakma sürecinin sonunda bakır objeye eski görünüm verilmesi, parlatılması
veya yüzeyinin varaklanması gibi işlemler ayrı ayrı hassasiyet gerektiren işlemlerdir.
Bakır kakma tekniğiyle işlenmiş olan eserler işlevsel birer eşya olarak ya da sanatsal
birer obje olarak kullanılmaktadır.
Bakırın kullanımı her ne kadar çok eski devirlere dayansa da rengindeki ahengi, üze-
rindeki işlemeleri, parıltısı ve narin yapısına rağmen kullanımında yüzyıllara mey-
dan okuyan mukavemeti dolayısıyla bakır insanoğlunun kolay kolay vazgeçemeyece-
ği madenlerin başında gelmektedir.