Page 338 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 338

Kelime anlamı olarak “yazmacılık”; pamuklu veya nadiren ipek kumaş üzerine kalem
                                  diye tabir edilen fırça, kalıp-kalem veya sadece kalıp ile yapılan kumaş desenleme sa-
                                  natıdır. Bu sanatla desenlenmiş kumaşlara “yazma”, sanatçıya da “yazmacı” denir.
                                  Halk  kültürünü  birebir  yansıtan  geleneksel  sanatlardan  olan  yazmacılık,  özellikle
                                  tekstil tarihi ve kültür tarihi bakımından oldukça önemli olmasından dolayı yüzyıllar
                                  boyu yaşamış bir süsleme sanatıdır.

                                  Yazmacılığın kökenine ilişkin bilgiler net olmamakla birlikte bu sanatın Hindis-
                                  tan, İran, Mısır, Orta Asya veya Güneydoğu Asya gibi Uzakdoğu kökenli olduğu çe-
                                  şitli kaynaklarda savunulmaktadır. Anadolu’da ise yazmacılık geçmişte İstanbul,
                                  Tokat, Ankara, Kastamonu, Bartın, Gaziantep ve Hatay gibi birçok şehirde yoğun
                                  olarak yapılmıştır.

                                  Bir sanat dalı olarak saraya kadar giren ve daha sonraki dönemlerde ihracatı yapılan
                                  yazmalar, Anadolu halkının günlük kullanım eşyalarının başında gelmektedir. “Yaz-
                                  ma” ismi bu ince sanatın bazen bir başörtüsünde, yemenide, bazen bir sofra örtü-
                                  sünde, bazen de elbise ve eteklik kumaşlarda kendisini göstermesi sonucu tanınmaya
                                  başlanmıştır ama en çok “yazma” ifadesi başa bağlanan yemeni ve başörtüleri tanım-
                                  lamıştır. Yazma, Anadolu insanının hayatının her anında yanında olan vazgeçilmez
                                  bir öğedir. Kimi zaman tarlada güneşten veya rüzgârdan koruyan bir başörtü, kimi
                                  zaman alın terinin silindiği bir mendil, kimi zaman da göz nuru dökülmüş çeyizlerin
                                  saklandığı bir bohçadır.

                                  Halkın sanatı olan yazmacılık, kullanım eşyalarının ötesinde türkü, mani ve koşma-
                                  lara konu olarak halkın yaşantısını yansıtması açısından önemli bir miras olarak gü-
                                  nümüze kadar ulaşmıştır.

                                  Yazma tekstilini farklı hâle getiren baskılardır. Geleneksel baskının uygulanmasında
                                  farklı desenler kullanılır. Bu desenlerin her birinin bir anlamı vardır ve yazma, deseni
                                  ile anlam kazanır. Yazmanın deseni bir türkü gibi ilmek ilmek işlenmiştir. Bu desen
                                  okuma, kültürel kodlara hakim olmakla mümkündür. Anadolu halkı bu desen oku-
                                  ma ile kendi kültürel kodlarını hep yaşatmıştır.

                                  Bütün halk sanatlarımızda görüldüğü gibi, yazmacılık sanatımızda da, geçmişte bir
                                  dönem mükemmellik söz konusu iken, zaman içinde meydana gelen sosyal ve kültü-
                                  rel değişimler ile teknik gelişmeler, yazmacılık sanatımızı olumsuz yönde etkilemiş-
                                  tir. Yazma ustalarının ürettikleri, zamana ve yoğun insan emeğine dayalı ürünler yer-
                                  lerini, hızlı üretime yönelik çeşitli endüstriyel baskı yöntemleriyle ortaya çıkan ticari
                                  ürünlere  bırakmışlardır.  Günümüzde  kültürümüzü  birebir  yansıtan  eski  ve  özgün
                                  örnekler ancak az sayıdaki özel koleksiyonda ve müzede karşımıza çıkabilmektedir.
   333   334   335   336   337   338   339   340   341   342   343