Page 23 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 23
60. Sanat Yılında
Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ
Babasının vefâtını müteâkiben madden ve mânen büyük sıkıntılar içerisine
giren Âmir Ateş, bu sıkıntılarına ancak yıllardır özlemini çektiği İstanbul’un
devâ olacağına inanarak dümenini İstanbul’a çevirir. Bu günleri kendisinden
dinleyelim:
“1956 yılında, henüz 15-16’lı yaşlarımda İstanbul’a geldim. Bu gelişim babamın
40’ını, 52’sini yaptığımız günlerin hemen akabinde idi. Artık köyümde duramaz
olmuştum. İstanbul’a köy yerinden çıkıp bir yeri bilmeden gelmem kendi kararımla
oldu. Çünkü ailenin tek oğluydum, el bebek-gül bebek yetiştirilmiştim. Ailenin göz
nûruydum; özellikle ablalarımın gözdesiydim, kıyamazlardı bana. Anneciğim ilk
zamanlar çok râzı olmadı ancak hâfızlığımı tamamlamak üzere gittiğimi bildiği
için istemeyerek de olsa müsâade etti. İlk önce Nûruosmâniye Kur’ân Kursu’na
gittim. Oraya geldiğim vakit çok farklı bir atmosfer içine girdiğimi anlamıştım.
Bu kursla birlikte ilâhî aşkım gerçekten cûş u hurûşa geldi.”
Âmir Ateş, Hasan Arslan Hoca’nın rahle-i tedrîsinde Kur’ân okuma Âmir Ateş’in hocası
kabiliyetini oldukça geliştirir bu yıllarda. Hasan Arslan Hoca, dönemin Hâfız Hasan Akkuş.
meşhur üstadlarından Hâfız Hasan Akkuş gibi dâvûdî
bir sese sahiptir ve onun tavrında tilâvet etmektedir.
Ancak bu yıllarda Âmir Hoca, gerek babasından ve
gerekse hocasından daima sitâyişle ismini duyduğu
Hasan Akkuş Hoca’dan ders almayı ziyadesiyle
arzulamaktadır. Bu arzusunu şu cümlelerle anlatır:
“Çocukluk yıllarımın örnek şahsiyeti Hasan Akkuş Hoca
idi. Onun adını her duyduğumda heyecanlanırdım.
Babama hep Hasan Akkuş Hoca’da okumak istediğimi
söylerdim. Çünkü o zamanlar Akkuş Hoca’da okumak bir
ayrıcalıktı. Babam da bana ‘Acele etme, bekle bakalım!
Oğlum, kısmet olur sen de okursun inşallah’ derdi.”
Âmir Hoca, bu arzusunu gerçekleştirmek amacıyla
Nûruosmâniye Kur’ân Kursu’ndan ayrılıp Kadıköy’e
taşınır ve Hasan Akkuş Hoca’nın talebesi olmayı
başarır. Âmir Hoca, talebeliğinden şöyle bahseder:
“Ben Akkuş Hoca’ya öğrenci olduğumda Kur’ân-ı Kerîm’i
usûlüne uygun okuma çalışmalarını çok hızlı ilerletmeye
başlamıştım. Bu durum hocamı da çok mutlu ediyordu.
Kısa sürede hocam Hasan Akkuş’un seçkin öğrencileri
arasına girmiştim. O da beni gerçekten çok sevmişti. Bir
süre sonra özel olarak okutmalar başladı. Yani o bana
Âmir Ateş’in İstanbul’a ilk geldiği yıllar…
• 19 •