Page 24 - 60. SANAT YILINDA AMİR ATEŞ
P. 24

60. Sanat Yılında
           Bestekâr HÂFIZ ÂMİR ATEŞ


                                         sadece dershânede ders vermezdi. Her gün sabah namazından sonra Dursun Taş
                                         ve Göynüklü İsmail arkadaşlarımla birlikte beni evinde okuturdu. Evine özel
                                         misafirler geleceği zaman önceden çağırarak bana misafirleri için Kur’ân-ı Kerîm
                                         okuturdu. Aynı zamanda câmi nöbeti olduğu günlerde namaz sonrası aşr-ı şerîfleri
                                                        bana okuturdu. Uzunca bir süre bu şekilde devam eden hoca-
                                                        talebe ilişkisi döneminde bir gün Hasan Hocam bana: ‘Oğlum,
                                                        Osmanağa Câmii’nde her hafta mukabelem var. Sık sık gelip beni
                                                        orada da dinlemeni istiyorum’ dedi. Artık o benim babam gibiydi;
                                                        gözleri bana sevgiyle bakardı.”

                                                        Âmir Ateş, çok sevdiği ve değer verdiği babasını çok erken
                                                        yaşlarda kaybetmişti. Hasan Akkuş  Hoca,  bir nevi ona
                                                        baba gibi müşfik davranmış, Âmir Hoca da baba hasretini
                                                        bir anlamda Hasan Akkuş Hoca’nın şefkatli eğitimiyle
                                                        gidermişti. Aralarında  hoca-talebe  ilişkisinden  ziyade bir
                                                        baba-oğul muhabbeti hâsıl olmuştu.

                                                        Hasan Akkuş Hoca’yla ilgili bir hatırasını Âmir Ateş şöyle
                                                        anlatır:

                                                        “Bir gün Hasan Akkuş Hocam ile Kadıköy Osmanağa Câmii’ne
                                                        gidiyorduk. Hocam câmide mukâbele okuyacak, ben de bir
                                                        kısmında ona eşlik edecektim. Câmiye çok yaklaşmıştık. Ben
                                                        kendisine: ‘Hocam, Beyazıt Câmii İmam-Hatîbi Abdurrahman
                                                        Gürses Hoca güzel Kur’ân-ı Kerîm okuyabilmek için kırâat
                                                        hocasından duâ almış’ dememle, Hasan Hocamın güçlü bir
                                                        Osmanlı tokadını ensemde hissetmem bir oldu. Tokadın etkisiyle
                                                        dengemi kaybetmiş, neye uğradığımı şaşırmıştım. Hocam bana
                                                        döndü ve ‘Hocan olarak seni talebe olarak kabul ettiğimde sana
        Âmir Ateş, Kadıköy Osmanağa      zaten  o  duâyı  yapmıştım,  hâlâ  farkında  değil  misin’  dedi.”
        Câmii’nde Hasan Gökmen ve Ali İhsan
        Akçakuzu ile birlikte (1958).    Kur’ân ilimleri ve tilâvetinde kendini geliştiren Âmir Ateş, 16 yaşına geldiğinde
                                         bir aile geleneği olarak devraldığı ve çok arzu ettiği hıfzını tamamlamaya
                                         muvaffak olmuştur. Kadıköy Osmanağa Câmii’nde 1958 yılında düzenlenen
                                         icâzet merasimiyle de hâfızlığı tescillenir. Ancak şunu belirtmekte fayda
                                         var ki; bu icâzetin öncesinde de sonrasında da Âmir Hoca zaten Kur’ân’ı
                                                                 kendisine rehber edinmiş, bu yönde ömrünü idame
            Kur’ân-ı Kerîm, Kur’ân-ı Kerîm gibi                  ettirmeyi hayatının  gayesi  haline getirmiştir.  Bu

       okunmalı; mûsikî arka planda kalmalı ve                   icazet töreninin ardından, Kadıköy Râsim Paşa
                                                                 Kur’ân Kursu’nda devam etmekte olan  “Aşere-
       asla kırâatin önüne geçmemeli.                            Takrîb” eğitimine katılarak Tahsin Ilıcalı Hoca’nın

                                                                 (ö.  1974)  talebesi  olur.  Aynı  zamanda  bu  kursta







                                                             • 20 •
   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29