Page 212 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 212
ME S U T DİKEL
Mesut Dikel
210 Sanatkâr Mesut Dikel için “hezarfen” unvanını rahatlıkla kullana- dört yıl boyunca grafik-tasarım dersime girmesi de benim için ayrı
biliriz. Malum olduğu üzere hezarfen; pek çok ilim, sanat veyahut bir avantaj oldu. Haftanın her günü hocamı görüyor, derslerini iple
da fen dalında hususiyetleri itibarıyla birbirinden farklılık arz eden çekiyordum. Hocamın okul derslerinin haricinde de öz sanatları-
disiplinlerde söz sahibi kişiler için kullanılan bir sıfat. mızı bize anlatması, aşılaması, yönlendirmesi ayrı bir heyecandı.
Aslen resim öğretmeni olan Mesut Dikel, nevi şahsına münhasır Daha sonraki dönemde Kubbealtı’nda tezhip derslerine başladım.
kabiliyetleri olan bir üstad... Hat, tezhip, ebru, minyatür, naht, Ve akabinde bıkmadan metal kesme aşkı hep süregeldi. O zaman-
katı‘, sedef, metal oygularla birlikte resim, sulu boya, airbrush, lar tutuşan sanat alevi hâlâ içimizde yanmakta çok şükür.
grafik tasarım, fotoğraf ve illüstrasyon çalışmaları Mesut Usta’nın
uzmanlık alanları. Farklı disiplinler için de bir paragraf açalım…
Mesut Usta’yla, içerisinde pek çok sanatın ama özelde naht sanatı- Hüsn-i hat ağırlıklı olmak üzere tezhip, minyatür, katı‘, sedef, me-
nın olduğu güzel bir mülakat yaptık. tal oygu, naht sanatı tasarım ve kompozisyon çalışmalarım dur-
madan devam ediyor. Adanamızda, şahsımın atölyesinde, tezhip,
Mesut Bey, öz sanatlarımızla tanışmanızın nasıl bir hikâyesi ebru, minyatür, hüsn-i hat derslerini vermeye çalıştım uzun yıllar.
var? Sonra çalışma yoğunluğum sebebi ile üç yıl önce bıraktım. Sadece
Ortaokul yıllarında kendimce Ramazan aylarında gazete eklerinde hat ve naht sanatlarına yoğunlaştım.
verilen hatlara ve ansiklopedilerdeki yazılara bakarak yazma gay-
reti içerisinde bulunurdum. Önce üstad hattatların yazdıkları gibi Prof. Dr. M. Zeki Kuşoğlu Hoca’dan geleneksel sanatlarımızın
yazmaya gayret eder, sonra da bunları ahşaba ve alçıya aktararak usûl ve erkânına dair neler öğrendiniz?
kesmeye çalışırdım. Defterlerime kendimce kamış kalem ile kara- Mehmet Zeki Hocam, Osmanlı’nın son döneminin hocalarını gör-
lamalar yapardım. müş, onların irfan, sanat ve sohbet ortamlarında bulunmuş, ilim
Geleneksel sanatlarla bilinçli tanışmam Marmara Üniversitesin- sahibi çok özel bir şahsiyettir. Hâliyle son Osmanlı beyefendi üstat-
de oldu. Okula başladığım ilk haftalarda Prof. Dr. Mehmet Zeki larındandır, desem yeridir. Kendisi hezarfen bir şahsiyettir. Grafik
Kuşoğlu Hocam, Yıldız Sarayı’nda kuyumculuk sergisi açmıştı. tasarım hocalığının yanı sıra, klasik sanatlar alanında farklı disip-
Sergi öncesinde hocamla birlikte Yıldız Sarayı’na gittik, eserleri linlerde eğitim almış, üstad hocaların rahle-i tedrisinden geçmiş,
duvarlara birlikte astık. Böylelikle geleneksel sanatlara dokunmuş klasik sanatlarımızın birçok alanında eser üretmiş, kendi şahsına
oldum ve eserleri incelemekten kendimi saatlerce alıkoyamadım. münhasır özel bir kişiliktir. Hocam her şeyden öte benim için bir
Hocama eserlerinin tekniği, malzeme bilgisi, icra aşamaları gibi on- baba gibidir. Eğitimciliğinin verdiği tecrübeli aktarımı, kendine has
larca soru yönelttim. Kuşoğlu Hocam’ın Marmara Üniversitesinde üslûplu konuşması, muhataplarını sanat sohbetinin orta yerine
NAHT S ANA TI