Page 168 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 168

AHME T HAKKI T URABİ







































                                                                                                             Ahmet Hakkı Turabi
                                                                                                             Kanun: Muzaffer Okumuş









       166        Türk dinî mûsikîsinin otorite şahsiyetlerinden Prof. Dr. Ahmet   Öğrencilik yıllarınızdan bugüne gelinceye kadar mûsikî yolcu-
                  Hakkı Turabi ile öznesinde mûsikî olan bir sohbet gerçekleştir-  luğunuzu kısaca özetleyebilir misiniz?
                  dik. Ahmet Hakkı Turabi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi   İlkokul yıllarında aileden aldığımız mûsikî muhabbeti ve zevkin-
                  mezunu. Birincilikle bitirdiği fakültede, mezun olduktan iki hafta   den sonra, 1980 yılında başladığım Gümüşhacıköy İmam Hatip
                  sonra Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı araştırma görevlisi olarak   Lisesi’nde meslek dersleri ve sınıf öğretmenimiz Sn. Mehmet Öz-
                  göreve  başlamış.  Müzik  eğitimini  fakültedeki  müzik  derslerinin   den sayesinde oldukça önemli ve kıymetli bir repertuarımız oldu.
                  yanı sıra İleri Türk Mûsikisi Konservatuvarı ve özel hocalardan al-  Hocamızın bu konudaki heyecanının ve gayretinin yanı sıra, sesi-
                  dıktan sonra 1993-1994 yıllarında Ürdün Üniversitesi’nde bir yan-  nin güzelliği ve kaliteli bir mûsikî tavrına sahip olması, bizim için
                  dan Arapçasını geliştirirken diğer yandan da Arap müziğini araştır-  en büyük kazanımdı. 1987 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat
                  mış. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Konservatuvarı Türk Tasavvuf   Fakültesi’ne geldiğimizde Yrd. Doç. Dr. Nuri Özcan hocamızın ça-
                  Müziği Korosu’nun şefi olarak topluluğun icralarını yönetmekte   lıştırdığı koroyla çalışmalara başladık. Bilhassa fakültedeki mûsikî
                  olan Ahmet Hakkı Turabi ile mûsikî ve mûsikî yolculuğu üzerine   ana ve seçmeli derslerinde kıymetli hocamızdan çok istifade ettik.
                  hasbihâl ettik.                                        Fakülte eğitiminin beraberinde İleri Türk Mûsikîsi Konservatu-
                                                                         varı’nda müzik eğitimi aldım. Kıymetli sanatçı Sn. Çetin Körükçü
                  Ahmet Hakkı Hocam, mûsikî ile irtibatınız nasıl başladı? Gön-  yönetimindeki koroya devam ettim. Ayrıca Sn. Taşkın Savaş yöne-
                  lünüz mûsikîde nasıl karar kıldı?                      timinde İstanbul Türk Ocağı Korosu’nda uzun yıllar çalıştım. Bu
                  1976 senesinde Hakk’a yürüyen dedem “Keçeci Hoca” namıyla   koro ve korodaki arkadaşlarım sayesinde İstanbul Türk Tasavvuf
                  ma’rûf Mehmet Turabi ile başladı desem daha doğru olur. Kâdirî   Mûsikîsi ve Folklorunu Yaşatma Vakfı’nda pek çok eser meşk et-
                  meşâyıhından olan dedemin lâtif sesi ve klâsik tekke tavrıyla oku-  mekle kalmayıp burada dinî mûsikîmizin özünü idrak ettik.
                  duğu ilahiler, çocuk yaşta hem kulağımızı hem gönlümüzü ısıttı.
                  Onun hâli ve kavlinin fakirin üzerinde oldukça tesiri olmuştur. Ba-  Dinî mûsikî denilince ne anlaşılmalıdır?
                  bam Mehmet Ali Turabi’nin mûsikî kabiliyeti ve aşkı ise dedemin   Dinî mûsikî, oldukça geniş bir sahadır; mûsikînin ve dinin bir arada
                  bıraktığı tesirin devam etmesini sağladı. Çok güzel, zarif bir sese ve   olduğu her şey bu alana girmektedir. Kur’ân-ı Kerîm tilâvetinden
                  mûsikî tavrına sahip olan babamla küçük yaşlardan itibaren meşk   ilâhilere varan büyük bir yelpazedir. Her şeyden önce mûsikî, “hen-
                  ettiğimiz eserlerin -ki ilk eserimiz Hacı Arif Bey’in segâh makamın-  dese-i savt”tır; yani ses mühendisliğidir ve sesin olduğu her yerde
                  da “Olmaz ilaç sîne-i sad-pâreme”- yanı sıra, evde dinlediğimiz mü-  mûsikî vardır. Cenab-ı Allah’ın insanlara lütfettiği yüce hislerin ba-
                  zikler, mûsikîye olan ilgi ve muhabbetimizin artmasını sağladı.  şında gelir. İhvân-ı Safâ, mûsikî risâlesinde der ki: “Mûsikî sanatının



                                                        T ÜRK DİN M Û SİKÎSÎ
   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173