Page 170 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 170
AHME T HAKKI T URABİ
da dinleyenlerin kişilikleri üzerinde çeşitli tesirleri vardır. Dolayısıyla lütuf olduğunu bildiği müddetçe, sanatı hem kendisine hem insanlı-
Âdem (a.s.)’den beri bütün ümmetler ve pek çok hayvanlar, müziği ğa fayda verir; dünyasını mamur ederken, ebedî olan ahiretini de inşa
kullanmışlardır. Müziğin insanlar üzerindeki tesirine en büyük delil, eder. Her şeyin sahibi Allah’tır ve sahibinin sesini ifade edemeyen her
insanların onu bazen düğün, düğün yemeği ve davetlerde sevinç ve mûsikînin ömrü ancak bir insan ömrü kadar kısadır.
mutluluk amacıyla; bazen gam, keder, âfet ve mâtemlerinde; bazen
mabedlerde ve bayramlarda; bazen evlerde ve caddelerde; hazarda ve Ruha gıda mûsikî nasıl tarif edilebilir?
seferde; rahatken ve yorgunken; çarşı-pazarlarda ve sultanların mec- Hz. Mevlânâ “Mûsikî, Allah âşıkları için ruhun gıdasıdır; zira onda
lislerinde kullanmalarıdır. Müziği erkekler, kadınlar, çocuklar, yaşlılar, sevgiliye yani Allah’a kavuşma ümidi mevcuttur.” buyurmaktadır.
âlimler, cahiller, sanatkârlar velhasıl tüm insanlar kullanmışlardır.” Bedeni, yiyecek-içecekler doyurur; ruh ise duygularla beslenir.
Dinî mûsikîmiz, dinî olan gün, gece, bayram, mâtem başta olmak üze- Rûhânî bir sanat olan ve doğrudan tesiri de ruha olan mûsikî ise
re tüm ibadetlerimizde sesli icraların tamamını kapsamaktadır. ruhların ana besin kaynağıdır. Herkes hasretini çektiği ve muhtaç
olduğu şeyi mûsikî ile ifade eder veya bunların ifade edildiği mü-
Mûsikî, öz sanatlarımızın arasında nerede durmaktadır? zikleri dinler. Tabii ki burada kişinin ilmi, idraki, irfanı, kültürü çok
Mûsikî, öncelikle klasik ilimler tasnifinde Riyâzî (Matematik) İlim- önemlidir; bundan dolayı bazen latife kabilinden “Bana dinlediğin
ler arasında sayılmaktadır: Aritmetik, geometri, astronomi ve mü- müziği söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” deriz.
zik. Oldukça ciddi bir matematik ve fizik bilgisi gerektiren nazariya-
tı dolayısıyla ecdâdın “ilm-i şerîf” (yüce bir ilim) olarak tavsif ettiği Tasavvuf mûsikîsi ile sanat müziğinin kesiştiği noktalar ne-
mûsikî, işitsel bir sanattır. Bundan dolayı büyüklerimiz bu sanatı lerdir? Aralarında ne tür geçişler, alışverişler söz konusudur?
“semâ‘” olarak isimlendirmişlerdir. İnsan için her şey aslında elest Öncelikle tasavvuf mûsikîsi tanımı üzerinde duralım.
bezminde Allah’ın “elestü bi-Rabbiküm” (Ben sizin Rabbiniz değil
miyim?) hitabını işitmesiyle başlar. Elbette, lütfedersiniz…
Maksadımız tasavvufî hayatın mûsikîsi ise bunun orijinal ismi
Mûsikî-sanat ilişkisine dair neler söylemek istersiniz? “tekke mûsikîsi”dir. 1980’li yıllarda dinî mûsikîmizin ekranlara çı-
Mûsikî günümüzde güzel sanatlar olarak adlandırılan ve “hissiyât-ı kabilmesi adına yakıştırılan “tasavvuf mûsikîsi” ismini kullanmakta
âliye” dediğimiz yüce hislerin başında gelir. Endüstriyel sanatlar deni- bir beis olmamakla birlikte, doğrusunu açıklamış olalım efendim.
len ve eğitim kaynaklı “zenaat”lara karşı güzel sanatlar özel kabiliyet Mûsikîmiz zaten Cumhuriyet dönemine kadar “Dinî” ve “Sanat
168 de gerektiren sanatlardır. İşte bu özel kabiliyet, insanoğluna Allah’ın Müziği” şeklinde bir ayrıma tabi tutulmamıştır. Mûsikînin kendisi
“Sâni’” ism-i şerifinin tecellisidir. İnsan bunun Allah tarafından bir zaten sanattır; icra edilen mûsikî, söz ve tavır olarak dînî olabilir.
T ÜRK DİN M Û SİKÎSÎ