Page 174 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 174

Çini sanatının başlangıcı, yaklaşık 9 bin yıl öncesine, toprağın işlenmeye başlan-
                                   dığı en eski çağlara kadar dayanmaktadır. Anadolu’da ve Çatalhöyük’te bulunan
                                   çanak ve çömleklerden oluşan seramik örnekleri ilk çinicilik eserleri olarak kabul
                                   edilir.
                                   Çinicilik sanatı, her uygarlığın yaşam tarzı ve inanışlarına göre, teknik bilgi, de-
                                   neyim ve becerileriyle gelişme ve farklılık göstermektedir.

                                   İlk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılar döneminde başlayan çini süsleme
                                   geleneği, Türk çini sanatının bin yıllık bir geçmişi olduğunu göstermektedir.


                                   Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminde çini süsleme geleneği de-
                                   vam etmiş, hizmetinde bulundukları tüm merkezlerde pek çok cami, medrese,
                                   kervansaray, saray ve türbe inşa ederek bu eserleri çinilerle bezemişlerdir.


                                   Çini süsleme sanatı, çeşitli tekniklerle zenginleşerek mimarîye bağlı kalmış, ihti-
                                   şamını gölgede bırakmadan mimarîye bezeme ve süsleme yoluyla farklı bir boyut
                                   kazandırmıştır.


                                   Anadolu Selçukluları döneminde büyük bir gelişme göstererek varlığını günümü-
                                   ze kadar sürdüren çini sanatı, her dönem bir önceki dönemin teknik üstünlüğünü
                                   devam ettirmiş ve yeni renklerin uygulanması ve tekniklerin geliştirilmesiyle ken-
                                   dini zenginleşmiştir.

                                   Anadolu Selçuklu çini sanatında en önemli yenilik, mozaik çinili mihraplardır.
                                   Mihraplar mor, lacivert ve firuze renkli çini karolar, geometrik ve bitkisel desenli
                                   kûfî yazılarla bezenmiştir. Çini mihraplara neredeyse tüm Selçuklu ibadethanele-
                                   rinde rastlamak mümkündür.
                                   Anadolu Selçuklu Devleti’nin ardından çini geleneği Anadolu’da kurulan Beylikler
                                   aracılığıyla devam etmiş ve Osmanlı Devleti kurulduktan sonra çini süslemecili-
                                   ğinde yeni bir dönem başlamıştır.
                                   İlk Osmanlı Dönemi olarak adlandırılan döneme ait çiniler İznik Yeşil Camii mi-
                                   naresinde, Bursa Yeşil Camii’nde ve türbesinde, Bursa Muradiye Camii’nde, Edir-
                                   ne  Muradiye  Camii’nde,  İstanbul  Mahmut  Paşa  Türbesi’nde,  Çinili  Köşk’te  ve
                                   Edirne’de Şah Melek Paşa Camii’nde görülmektedir.

                                   16. yüzyıla gelindiğinde, Osmanlı’nın klasik devir adı verilen dönemiyle birlikte
                                   pek çok sanat dalında olduğu gibi çinide de zirve eserler verilmeye başlanmıştır.
                                   Özellikle Mimar Sinan’ın, eserlerinde çiniye yer vermesiyle birlikte bu sanat dalın-
                                   da yeni bir çığır açılmıştır.


                                   Süleymaniye Camii, Sokullu Mehmet Paşa Camii, Kasımpaşa Piyale Paşa Camii,
                                   Eminönü Rüstem Paşa Camii, Tophane Kılıç Ali Paşa Camii, Üsküdar Atik Vâlide
                                   Camii ile Topkapı Sarayı Altınyol Panoları, III. Murat Kasrı, II. Selim ve III. Murat
                                   türbeleri, Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın türbesi, Osmanlı döneminin en seçme
                                   çinileriyle süslenmiş anıtsal yapılardan bazılarıdır.
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179