Page 78 - ANADOLU SANAYİ DEVRİMİ
P. 78

Yüce Allah insanın ağzından şu sözü hikâye ederken doğru söylemiştir: “Ne yücedir o
                  Allah ki bunları emrimize verdi, yoksa biz onları kendimize asla boyun eğdiremezdik”

                  (Zuhruf 43/13).

                  (Allah) bu bağışta bulunup bu lütuftan sonra kendi gayretiyle güçlenmesi için insanı
                  mükellefiyete ehil kılınca -zira arzu edilen şeyler yorulmakla, iyilikler sevilen şeylerden
                  infak etmekle elde edilebilir- duyulardan ikisine ayrı bir özellik vermiştir. Bu ikisini,
                  algılanan (somut) nesnelerden makulâta (akılla bilinen nesnelere) basamak yapmıştır.
                  Görme algısı, mahlukattaki hikmet eserlerini müşâhede edip yaratılanlardan yaratana
                  delil bulmak içindir.

                  Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Biz onlara delillerimizi hem âfakta (dış dünyada)
                  hem de enfüste (iç dünyalarında) göstereceğiz. Tâ ki onlara onun hak olduğu ortaya
                  çıksın” (Fussilet 41/53).

                  “(O) yedi göğü birbiriyle uyumlu yaratandır. Rahman’ın yarattığında hiçbir düzen-
                  sizlik göremezsin. Haydi, çevir gözünü! Hiçbir çatlak görebilir misin?” (Mülk 67/3).

                  “Göklerde ve yerde nice âyetler vardır ki onlardan yüz çevirip yanlarından geçerler”
                  (Yusuf 12/105). Duyma algısı ise Allah’ın emir ve yasaklarını bildiren sözünü işit-
                  mek ve bu hususlarda onun ipine yapışmak içindir ki böylelikle Allah’a yakınlaşır ve
                  onun gerçek sığınağına ulaşır. Bu, havas ve avamdan hiç kimseye gizli kalmayan bir

                  gerçektir.
                  A‘şâ b. Rebîa şöyle demiştir: “İki yanımın arasındaki kalbim bilmektedir sanki / Göz-
                  lerimin gördüğü kulaklarımın işittiği her şeyi”.

                  Bu sözüyle bilginin bu iki duyu organıyla meydana geldiğini açıklamış ve bilgiyi beyine
                  değil de kalbe izafe etmiştir. Bu, halk arasında meşhur bir görüştür.

                  Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kulak, göz, kalp, bunların hepsi ondan so-
                  rumludur” (İsrâ 17/36).

                  Ebû Temmâm demiştir ki: “Hikmet sahiplerinin tümünün dediği şudur / Kişinin dili
                  kalbinin hizmetçilerindendir”.

                  Cümeyyil bin Muammer el-Uzrî de şöyle demiştir: “Eğlence için bir yerde iken biz /
                  Kulaklardan ve gözlerden korkarız”.

                  Çünkü bu iki organ, (bir şeyi) takip eden kişinin araçlarıdır. Kendisinden gizlenen şey-
                  lere vâkıf olmak amacıyla açık yakalamak için gözlerini dört açar ve kulak kabartır.
                  Bir konuda nimetin kadri ancak kaybedildiğinde bilinir. Bu yüzden bu duyu algısının

                  değeri ancak işitme duyusundan yoksun sağıra bakarak, görme duyusunun değeri
                  görme duyusundan yoksun köre bakılarak bilinir.






                                                                                      TEDARİKÇİ VAKIF İŞLETMELERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI   -   77
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83