Page 80 - ANADOLU SANAYİ DEVRİMİ
P. 80

Bu belalar tek cins değildir, bu yüzden (insan) tek başına onlara katlanamaz ve onlara
                  karşı tek bir yardımcı yetmez. Ancak bir grubun başa çıkabileceği kadar çok çeşitli-

                  dir. Bundan dolayı aralarında fırkalaşma ve gruplaşmalar olsun diye Allah insanları
                  farklı farklı yaratmakla birlikte insan medenileşmeye muhtaçtır. Şehirlerde bir araya
                  gelmeler çeşitli istek ve meraklar çerçevesinde olur, aksi takdirde en fazla rağbet gören
                  tek bir seçim üzerinde odaklanırlar ve sonra diğerleri zayi olur. İnsanların eşit düzey-
                  de olmaları hepsinin helâk olmasına yol açar. İstek ve arzular farklı olunca meslek ve
                  zanaatlar de çeşitlenmiş ve insanlar birbirleri için bedel karşılığında âdil bir şekilde
                  çalışır olmuşlardır. Zorla veya belli bir bedel karşılığında çalıştırmak devamlı ve düz-

                  gün bir şekilde yürümez. Ne var ki ihtiyaçların çok olması, bunların farklı zamanlarda
                  ortaya çıkması ve bir kişinin, başkasının elindeki şeye her zaman ihtiyaç duymaması,
                  insanları özel bedeller yerine herkes için geçerli olacak pahalar (değerler) aramaya
                  sevk etmiştir. Sonuç olarak görüntüsü hoş, varlığı değerli, uzun ömürlü, birleştirerek
                  büyütülebilecek, bölerek ve parçalayarak küçültülebilecek, nakış ve resimlerle mü-
                  hürlenebilecek, çeşitli durumlara ve şekillere bürünebilmekle birlikte özü ve maddesi
                  sabit kalabilecek şeyleri (kıymetli madenleri) değer (para) olarak seçmişlerdir. Ayrıca
                  Cenâb-ı Hak ihtiyaçlarını gidermesi için insanlara birtakım âletler (organlar) vermek
                  yerine, âyetlerde dikkat çekilen akılla, sonra âhiretlerinin hayrına kılavuzluk eden

                  peygamberlerle –salât onların üzerine olsun– ve halk içinde onların halifesi olarak dün-
                  yanın hayrı için adalet vazifesini yüklenen krallarla onlara yol gösterdi. Aynı şekilde
                  kullarına şefkatinden dolayı ve onlara açık bir lütuf olarak alışverişte kullanmaları için
                  bütün ölçülebilen değerli nesneleri (kıymetli madenleri) daha onları yaratmadan önce
                  yerlerin içine, yüce dağların altına koymuştur.

                  Yüce Allah bu gerçeği şöyle bildirir: “Orada (yeryüzünde) sabit dağlar yerleştirdik ve
                  orada ölçülebilen her şeyi bitirdik” (Hicr 15/19).

                  Sonra talep edilen şeylerin pahaları (bedelleri-fiyatı) hoş olsun diye insanların bütün
                  menfaatlerini altın ve gümüşte takdir etmiş, onlara yol göstermiş, insanlar da uzun
                  asırlarca bulundukları madenlerden onları çıkarmış, hainlerin bu madenler yerine
                  sahtelerini yapmalarına mani olmak, eriterek onları kirlerden arındırıp basmak (para
                  basmak) için yetkiyi siyaset üstlenmiştir. (Yalnızca Hükümdar para bastırma yetkisine

                  sahiptir). Çünkü her gerçek ve dürüstün karşısında sahtesi ve sahtekâr vardır. Sahtekâr
                  sahte olan şeyin, gerçeğinin yerine revaç bulmasını ister. Bu ve benzeri durumlar, halk
                  içinde yüksek konumda olanla alçak konumda olanlar arasında adaleti tesis ederek,
                  asil ile zayıf arasında eşitlik prensibini hayata geçirerek Allah’ın emirlerini yerine ge-
                  tirmekle, yaratıklar içinde halife ismini ve yeryüzünde Allah’ın gölgesi nişanını hak
                  etmesi için siyasetin şartlarına riayet etmeye yöneticileri mecbur bırakmıştır. Allah
                  hayrı hakkıyla getiren kişiyi muvaffak etsin!






                                                                                     TEDARİKÇİ VAKIF İŞLETMELERİNİN ORTAYA ÇIKIŞI   -   79
   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85