Page 40 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 40

ALİ ALP ARSLAN (1 922-2006 )

















































                  Celî Dîvânî beyit:
                     “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
        38
                     Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
                     Olsa kumlar sagışınca ömrüne hadd ü aded
                     Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi” Muhibbî.
                  Hat: Ali Alparslan Akkâse ebru: Timuçin Tanarslan.



                  İcazet sürecinizi anlatır mısınız?
                  1984 senesi Haziran ayında mezun olunca Maltepe Askeri Lisesine   yazar, kimi zaman da benim yazımın altına imza atarak çok beğen-
                  felsefe öğretmeni olarak tayinim çıktı. İstanbul’dan ayrılınca meşk-  diğini gösterirdi. Bazen de sürpriz yapıp eski kâğıtlar gönderirdi.
                  lerimi posta ile göndermeye başladım. Bu yavaş işleyen bir süreç   İşte o zaman kim tutar beni!
                  oldu. Tatillerde gidiyordum ama İstanbul’da olduğum günlere göre
                  hocayı gördüğüm, yazı gösterdiğim zamanlar çok azalmıştı. Bu ne-  Ali Alparslan, merhum, hat sanatı yönüyle tanınıyor olsa da
                  denle icazet yazma işi çok gecikti. İstanbul’dan ayrıldıktan çok sene-  ülkemizin önemli Eski Türk Edebiyatı hocalarından biriydi.
                  ler sonra, ta 2000 senesine uzadı. Ben yazıya başladığımda hocaya   Bu alanda pek çok esere imza attı. Ali Hoca’nın Eski Türk Ede-
                  henüz gelmeye başlamamış talebeleri, benden önce icazet yazdılar.  biyatı uzmanlığı hat sanatında nasıl yansıma bulmuştur?
                                                                         Ben felsefe bölümünde okuduğum için bu konuya dair bir mah-
                  Nasıl bir öğretim metodu vardı?                        fuzat ve malumattan aciz kaldım. Tabii bahsettiğiniz o saha başlı
                  Yanındayken yazarak tarif ederdi. Çıkartmalarını yavaş yavaş gös-  başına bir ihtisas. Fakat bendenizin, terazisinin tartamayacağı
                  terir, yeni bir derse geçildiğindeki meşki ise son derece hızlı yazardı.   bir husus. Buna rağmen şunu söyleyebilirim ki yazdığı ibare ve
                  Pek çok kimse onun meşk yazmadaki sür’atine râm olup meşke he-  metinler tabii olarak edebiyat ağırlıklı olmuştur veya kendisinden
                  ves etmiştir. O esnada serî’ül kalem idi.              yazı talep edenler eski edebiyat camiasından oldukları için istek-
                                                                         leri de o vadide idi.
                  Şehir dışındaki görevleriniz nedeniyle hocanızla meşklerinizi
                  mektup üzerinden gönderdiniz. Uzun dönem mektuplaştınız.   Edebiyat Fakültesi’nin şahs-ı mânevîyesinde merhum Ali Al-
                  Mektuplarda size hattın dışında neler anlatıyordu?     parslan’ın işgal ettiği mevkie dair neler söylemek istersiniz?
                  Kısaca haberler verirdi. Şuraya gittik, şöyle yaptık gibi... Mektubu-  Özellikle sanat ve ilmi şahsında birleştirmesi onun en bariz hususi-
                  nu, eşi Ferihan Hanım’ın selamlarını ileterek bitirirdi.  yetiydi. Kanaatimce bu yanıyla da herkes tarafından bilinir, sevilir
                                                                         ve sayılırdı. Kürsü başkanlığı yaptığı sırada herkesin illallah dedi-
                  Hocanızın kaleminden neş’et etmiş bir mektup elinize ulaştı-  ği bir zata haddini bildirmesi, onun şerrinden kurtulan talebe ve
                  ğında nasıl bir hissiyat içinde oluyordunuz?           asistanlar tarafından dilden dile dolaşırdı. Yumuşak başlıydı ama
                  “Sabri Paşa, yazılar gittikçe güzelleşiyor.” ibaresini görmek bütün   bazen kimsenin tahmin edemeyeceği kadar metin ve musîr olurdu.
                  sıkıntı ve dertleri unutturan en sihirli şeydi. Kimi zaman ”Aferin”   Sevilen ve saygı duyulan bir hocaydı.
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45