Page 60 - Sanatın ve Sanatkarın İzinde
P. 60

AHME T Ç OKT AN















































                  Ahmet Çoktan çalışırken.


        58




                  EBRU, TEZHİP VE KATI‘ USTASI AHMET ÇOKTAN’IN SANAT DÜNYASINA  YOLCULUK...




                  Ahmet Çoktan, otuz yıldır öz sanatlarımızla meşgul olan naif bir   Bilahare tekrar rüyanıza girdi mi ebru teknesi?
                  sanatkâr. Öz sanatlarımızda ebru ile başladığı yolculuğunu tezhip   Hayır, daha sonra bir daha rüyamda hiç görmedim. Belki de buna
                  ve katı‘ ile güçlendiren Ahmet Çoktan, özellikle yurt dışında açtı-  fırsat olmadı. Zira ebruya başladıktan sonra hiçbir zaman 4 saatin
                  ğı sergiler ve verdiği uzun süreli sanat eğitimleriyle irfanımızın,   üzerinde uyumadım. Bazen uyumadan işe gittiğim oldu. İşten eve
                  kültürümüzün, sanatlarımızın dört bir kıtada temâşâ edilmesine   dönüp hemen teknenin başına oturuyordum.
                  önemli katkılar sundu.
                                                                         Sonra Fuat Hoca’yı buldunuz. Ebruda Fuat Hoca’dan neler
                  Ebrunun, tezhibin ve katı‘ sanatının iç dinamiklerine nüfuz ede-  öğrendiniz?
                  rek kadim sanatlarımızın şifreleriyle ünsiyet kuran sanatkâr  Ah-  Hafta sonları benim iple çektiğim, belki bütün bir haftaya denk
                  met Çoktan ile sanat ve estetik yolculuğu üzerine hasbihal ettik.  bir yoğunlukta geçiyordu. Daha icazet almadan kurs vermeye
                                                                         başlamıştım. Sultanahmet’te iki yerde kurs veriyordum. Akşam
                  Ahmet Bey, sanat ve estetik güzelliklerle temasınız nasıl   vakitlerinde de arkadaşlarla Fuat Başar’ın atölyesinde -belki Fuat
                  başladı?                                               Hoca’nın okulunda demek daha doğru olacak- buluşup sohbet
                  Herhangi bir sanat eğitimi almadan kendi geliştirdiğim düz çizgilerle   ediyorduk. Gece geç vakitlerde, herkes gittikten sonra, ilerleyen
                  resimler çiziyor, gemi maketleri yapıyordum. Ablam bir konferans-  saatlere kadar ebru ile meşgul olarak yeni çiçek çalışmaları yapı-
                  ta ebru sanatının varlığını öğrenerek kursa gitmeye karar vermişti.   yorduk. Fuat Hoca arada bana “Ahmet şurada iki ebru yap da sey-
                  Benden eşyalarını taşımam için yardım istedi. Birlikte Hikmet Ba-  redeyim. Bu işin seyri de çok zevkli!” derdi.
                  rutçugil’in kursuna gittik. O esnada eski kursiyerleri ebru çalışma-
                  sı yapıyordu. Boyalar suya damlatılıyor, şekiller yapılıyordu. Orada   Fuat Hoca bu işin kimyasını, felsefesini ve metafizik boyutları-
                  teknenin birinde birkaç ebru çalıştım. O gün ebru yaptığımı sanıyor,   nı bilen ender insanlardan. Fuat Hoca’dan ebruya, hayata ve sa-
                  gelecek haftalar için planlar yapıyordum. Eve dönüp uyumak için   nata dair çok şey öğrendim. Zamanla bu sanatların insan ve ya-
                  gözümü kapadığım anda  boyaların  suya kavuşma  anını  defalarca   şam üzerinde etkilerini fark ettim. İnsanın evren içinde ne denli
                  yaşıyor ve o esnada uyanıyordum. Gözümü kapadığım anda o olay   uyumlu ve senkronize bir varlık olduğunu ve ebrunun bir şekilde
                  tekrarlanıyordu. Bir hafta boyunca bu durum tekrarlandı. Böylece   muhataplarını manyetik alanına çekip teknede yoğurduğunun
                  ben de ebru sanatına başlamaya karar verdim.           farkına vardım.
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65