İsmini üzerine kurulduğu ovadan alan kentin verimli toprakları ve ulaşım alanındaki gelişmiş yapısı Myra’yı tarih boyunca önemli bir şehir yapmıştır.
Myra, Antalya’nın Demre ilçesi sınırları içerisinde yer alan antik bir Likya kentidir. İsmini üzerine kurulduğu ovadan alan kentin verimli toprakları ve ulaşım alanındaki gelişmiş yapısı Myra’yı tarih boyunca önemli bir şehir yapmıştır. Ticaret alanındaki etkinliği ile birlikte bir dönem Likya Uygarlığı’nın başkentliği görevini de üstlenen şehirde Bizans ve Roma döneminden kalma tarihi eserler de mevcuttur. Zaman içerisinde çeşitli nedenlerden dolayı zenginliğini ve önemini yitiren şehirde farklı dönemlerden kalan eserler günümüzde ziyaret edilebilmektedir. Geniş bir alana yayılan kentteki eserlerin büyük bir çoğunluğu alüvyon tortularının altında kalmıştır.
Myra Antik Kenti'nin Tarihi
Myra Antik Kenti, yazılı kayıtlara ilk kez Likya ittifakının bir üyesi olmasıyla geçse de bulunan kalıntılar M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Verimli toprakları ve ulaşım kanallarıyla kısa sürede gelişen şehir, ittifakın en büyük kentleri arasına girmeyi başarmıştır. Likya ittifakının altı büyük kenti arasında olan Myra, bir dönem uygarlıkta başkentlik görevini üstlenmiştir. Likya uygarlığındaki üç oy hakkına sahip şehirlerden oluşan altı kentten biri olan Myra, “En Parlak Şehir” unvanına sahip olarak ne kadar önemli bir şehir olduğunu ortaya koymuştur.
Myra’nın gelişiminde verimli toprakların yanı sıra şehrin ticaret alanındaki başarısı da rol oynamıştır. Andriake Limanı, kent için bir ticaret noktası olmanın yanı sıra dış mahalle olarak da kullanılmıştır. Deniz ticareti sayesinde gelişen ve zenginleşen şehrin zenginlerinin de yardımı ile birçok yapı inşa edilmiştir. İdari yönden olduğu kadar dini yönden de ön planda olan şehir hem Likya hem Bizans döneminde pek çok yapıya ev sahipliği yapmıştır.
Şehrin Öne Çıkan Özellikleri
Myra Antik Kenti'ni önemli kılan birçok farklı yapı ve olay bulunmaktadır. Likya döneminden kalma kaya mezarları, Bizans döneminin önemli figürlerinden Aziz Nikolaos Kilisesi ve Roma döneminden kalma antik tiyatro bu yapılardan bazılarıdır. Kentin ününü uzun süre korumasını sağlayan olaylardan bir tanesi Aziz Nikolaos’un M.S. 4. yüzyılda şehir piskoposluğu görevini yapmış olmasıdır. Ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşarak adına kilise inşa edilen Aziz Nikolaos, dünya genelinde Noel Baba adıyla bilinmektedir.
Myra’yı öne çıkaran noktalardan bir tanesi de kendi adıyla basılan sikkelerin üzerinde kentin ana tanrıçası olan Artemis’in Anadolu’nun en eski tanrıçası olan Kybele formunda yer almasıdır. Bu durum kentin bir uygarlıktan daha fazlası için önem taşıdığına işaret etmektedir. Şehri Hristiyan toplumları için önemli kılan durumlardan biri de M.S. 6. yüzyılda Likya başkenti olduğu dönemde Aziz Paul’un ziyaret etmiş olmasıdır. Bu durumlara ek olarak kent ile özdeşleşen kaya mezarları da Myra’nın öne çıkan özelliklerindendir.
Kentin Günümüzdeki Durumu
Myra Antik Kenti'nin büyük bir bölümü Demre Çayı’nın getirdiği alüvyon tortuları altında kalsa da günümüze kadar ulaşan yapılar da mevcuttur. Ünü ve önemi sayesinde dünyanın her noktasından ziyaretçiyi çeken Aziz Nikolaos Kilisesi Myra’nın en önemli yapıları arasında yer almaktadır. Hristiyan toplumları için büyük önem arz eden bu kilise Orta Bizans Dönemi’nin mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Myra’yı çevreleyen Roma Dönemi surları günümüzde oldukça sağlam durumdadır. Bölgede ayrıca Roma Dönemi tuğla mimarisinin örneklerini yansıtan hamam kalıntıları da mevcuttur.
Myra kentinin güneyinde yer alan Roma Dönemi tiyatrosunun gerek sahne bölümü gerekse seyircilerin oturduğu bölümler günümüzde iyi durumdadır. Tiyatronun arkası ve çevresinde şehirle özdeşleşen kaya mezarları bulunmaktadır. Likya Uygarlığı'nın ahşap ev mimarisinin de özelliklerini taşıyan kaya mezarları, kabartmalı ve kitabeli özelliklerdedir. Mezarların kime ait oldukları hakkında bilgilendiren bu mezarlar dönemin özelliklerini yansıtmaktadır.