En İyi Restorasyona Sahip Müze
Son iki asırda Avrupa’nın muhtelif ülkelerinde ve Türkiye’de üretilmiş farklı marka, model ve fonksiyonlara sahip 100 kadar traktör ve bu traktörlere ilişkin yedek parçalarla birlikte tarım âlet ve ekipmanlarının da sergilendiği Gelibolu’daki müze 2022 yılında “en iyi restorasyona sahip müze” seçilmiş.
Antika Traktör Müzesi Oldukça Zengin Bir Koleksiyona Sahip
Müze, 1800lü yılların buharlı traktörlerinden yakın geçmişimize kadar tarihe tanıklık etmiş, onlarca ülkede farklı hikâyelere konu olmuş, savaşlar, barışlar, ihtilâller görmüş ve bu iki asırlık süreçte bazıları efsanelerin traktörü, bazıları ise traktörlerin efsanesi olmuş bir koleksiyona sahip.
Müzedeki Tüm Traktörler Faal Durumda
Türkiye’nin ilk traktör müzesinin kurucusu Dursun Keskin’le müze ziyaretimizde gerçekleştirdiğimiz hasbihalde muhatabımız envanterlerinin geliştirilmesi bağlamında kendileri için bir sınır çizmediklerini ifade etti: “Müzemizin traktör envanterinin zenginleştirilmesi bağlamında herhangi bir kısıtımız söz konusu değil. İşimize yarayan antika traktörleri bulduğumuzda vakit kaybetmeden satın alıp traktörleri müze hayatına hazırlıyoruz. İbrahim Ethem Bey burada incelediğiniz traktörlerin büyük bölümü şu anda üretim dışı olmakla birlikte restorasyondan geçirdiğimiz tüm traktörlerimiz faal durumdadır.”
Müzenin en eski traktörü Miladi takvimin yaprakları 1884 yılını gösterirken ABD’de üretilen Nicholss&Shepard marka buharlı traktör. Müzenin kurucusu Dursun Keskin iş bu traktörü Belçika’dan satın alarak restorasyonunu gerçekleştirmiş.
Antika Traktör Müzesi’nde evvelemirde dikkatlerimizi çeken husus tüm traktörlerin “acente!”den yeni çıkmış gibi yepyeni ve kusursuz olması. Traktör ve ekipmanları ülkemizin önde gelen on bir restorasyon uzmanının eliyle müze envanterine kazandırılmış.
Dursun Keskin: Restorasyom Sürecinde “Bu da Bizden Olsun” Demedik
Müze Başkanı Dursun Keskin sohbetimizde yerine göre bir traktörün restorasyon sürecinin altı aydan üç yıla kadar sürdüğünü belirttikten sonra sözlerine şu cümlelerle devam etti. “Traktörlerin tamamına yakını satın aldığımızda hurda vaziyetteydi. Uzman ekibimiz tarafından yoğun gayretler neticesinde traktörlerin restorasyonunu büyük bir titizlikle gerçekleştirdik. Burada gördüğünüz tüm traktörlerin renkleri ve yedek parçaları orijinaldir.
Restorasyon sürecinde “bu da bizden olsun” dediğimiz hiçbir unsur yoktur. Traktörler tarlada çalışırken her nasılsa biz restorasyon sürecinde bu hususlara dikkat ettik.
Türkiye’nin muhtelif bölgelerinden temin ettiğimiz traktörlerin parçalarını Türkiye’den bulduk. Avrupa’dan satın aldığımız traktörlerin parçalarını da Avrupa ülkelerinde traktör yedek parçası üreten tesislerden ve antika pazarlarından satın alarak ülkemize getirdik. Müzemizde çalışmayan hiçbir traktör ve tarım ekipmanı yok. Hepsi çalışır vaziyettedir.”
Antika Traktör Müzesi’nin kurucusu Dursun Keskin yılda yaklaşık yirmi bin kişinin ziyaret ettiği müzenin her meslek sahibine, bakmasını bilene lisan-ı haliyle içinden zirai üretimler geçen hikâyeler anlattığı söylüyor.
Dursun Keskin yılda yirmi bin civarında ziyaretçi ile şenlenen müzedeki traktörlere müşfikâne nazar ettikten sonra “traktör deyip, makine deyip geçmeyin lütfen. Çünkü traktörlerde aşkın bir sanat, bu sanattan neşet eden üstün bir mimari, insanın tasarım gücünün yansımaları ve bu yansımalar neticesinde ortaya çıkan güzel duygular var” cümlesini kurdu.
Özel iklimlendirmeye sahip müze binasında ziyaretçilerini bekleyen antika traktörlerin büyük bölümü Türkiye’den temin edilmiş. Dursun Keskin’in Trakya, Batı Anadolu, Ege, İç Anadolu, Orta Anadolu ve Akdeniz bölgelerindeki çiftliklerden temin ettiği traktörlerin ortak özellikleri yoğun nem ve rutubete maruz kalmamış olmaladı. Müze Başkanı Keskin bu cümleden olarak Karadeniz bölgesindeki traktörlerin yoğun nem ve rutubet neticesinde antika vasfını kaybettiğini belirtiyor.
Çanakkale’ye 30, İstanbul’a 265, İzmir’e 300 km mesafedeki Antika Traktör Müzesi Cuma, Cumartesi, Pazar ve Pazartesi günleri ziyaretçilerini bekliyor.
Kuveyt Türk Kültür Sanat Portalı nezdinde bu toprakların ilk Antika Traktör Müzesi’nin kurucusu Dursun Keskin’i Türk müzeciliği için ürettiği ilave katma değerler için tebrik ediyoruz.
Dünden Bugüne Traktörler
Yazımıza Dursun Keskin’in rehberliğinde dünden bugüne traktörlerin kısa hikâyesi ile nihayet verelim: “Günümüzde, çiftliklerde en sık rastlanan araçlardan biri traktördür. Bu araç, dünyanın gelişmiş bölgelerinde hayvan gücünün yerini almıştır.
İlk traktör, 1889 yılında, Chicago’da Charter motor şirketi tarafından geliştirildi. Bu, bir buhar makinası şasisine monte edilmiş tek silindirli benzin motorlu bir araçtı. Başka firmalar ve kişiler de başarılı makinalar yaptılar.
Birinci Dünya savaşı sırasında traktörlerin kullanılmaya başlanmasıyla, büyük topraklar işlendi ve daha çok ürün elde edildi. ABD’de çeşitli firmaların yaptığı pek çok traktör, öteki ülkelere satıldı.
Traktörlerin yapılarında en büyük değişiklik. Harry Ferguson tarafından gerçekleştirildi. Ferguson, hidrolik denetimli bağlantı sistemim geliştirdi. Üçlü nokta bağlantı sisteminin kullanılmasıyla, Pulluk ya da Kültivatör, kullanışlı biçime sokularak, traktörün bir parçası haline getirildi. Toprağın araca karşı direnciyse, üst bağlantıya geçirildi. Böylece bu direnç, denge sağlayan bir güç haline sokuldu.
Traktörler genellikle dört tekerleklidir ve arka tekerleklerden tahrik edilir. Motor, dişli kutusu ve aktarma organları ayrı bir şasiye gerek kalmayacak biçimde düzenlenmiştir.
Bu düzenleme, ilk kez 1913 yılında, Wallis traktör şirketi tarafından Ohio’da denenmiş ve Ford tarafından başarıyla uygulanmıştır. Motor ve debriyaj doğrudan doğruya dişli kutusuna, dişli kutusu da öteki aktarma organlarına bağlıdır. Bu yapı, makina için sağlam bir omurga oluşturur. Çeşitli tarım aletleri için bağlantılar, traktörün arkasında ve yanlarında yer alır.
Modern traktörlerde genellikle bir kapalı sürücü kabini bulunur. Kabin, sürücüyü, hem kötü hava koşullarından korur, hem de traktörün devrilmesi durumunda sürücünün yaralanmasını önler. Araç ayrıca, gece çalışmaları için ön ve arka farlarla donatılmıştır.
Traktörlerin gücü, 20-280 beygirgücü arasındadır. Bu güç, traktörün büyüklüğüne ve kullanılış amacına göre değişir. Bağ ve bahçelerde kullanılan traktörler, dar ve küçük yapılır. Tekerleklerine de bitkilere ve dallara zarar vermeyecek biçimler verilir. Bunlara «bahçe traktörü» denir. Küçük, dört tekerlekli traktörierse, çekme güçlerinin yüksek olması nedeniyle, dağlık arazilere elverişlidir.
Günümüzde, mısır, pamuk, patates ve çeşitli sebzeler gibi sıralar halinde ekilen ürünlere zarar vermeyen, yerden yüksek traktörler de geliştirilmiştir. Bu traktörlerin önüne, arkasına ve altına bağlanan uygun araçlarla, aynı anda iki ya da daha çok iş birden yapılabilir. Sözgelimi, toprağı kazma ve ilaç dökme işlemleri aynı anda yapılabilir. Bu tür traktörler üç tekerlekli araçlara benzerler. Arkada iki büyük tekerlek, önde de, ya tek ya da birbirine yakın iki tekerlek bulunur.
Genel amaçlı tarım traktörleri, 30-120 beygir gücündedir. Bu traktörler, çeşitli koşullarda çalışabilir ve sürme, ekme, biçme, ilaçlama, başka araçlar çekme gibi görevleri yerine getirebilir.
Daha verimli olduğundan ve daha iyi çektiğinden, günümüzde genellikle dört tekerlekten tahrikli traktörler üretilmektedir. Bahçe traktörleri gibi özel tipler dışında, 75-250 beygir gücünde, yüksek güçlü bu araçlarda, bir aktarma dişli kutusundan öndeki aksa uzanan tahrik şaftı ve bazı durumlarda, her ön tekerlekte bir hidrolik motor yer alır.
Daha büyük araçlar, engebeli arazide çok yüksek çalışma verimi sağlar. Direksiyon mekanizmaları çeşitlidir. Bazı traktörlerde yalın ön tekerlek kumandası sistemi, bazılarında da dört tekerlek kumandası sistemi vardır. Traktörler mafsallı da olabilir. Bu sistem, daha küçük bir dönme yarıçapı ve iki parçanın farklı açılara uyması gibi bir üstünlük sağlar. Mafsallı traktör, toprağı daha sıkı kavrayabilir. Nemli topraklarda paletli traktörler daha elverişlidir. Lastikleri aşındıran kuru sert topraklarda da paletli traktörler yeğlenir. Paletli traktör, tekerlekli türden daha yavaş çalışır, ama daha büyük araçları çekebilir.
Traktörlerin Yapısı
Günümüzün traktörlerinde aşağı-yukarı yalnızca Dizel Motoru kullanılmaktadır. İyi bir moment karakteristiği olan bu motorlar çok ekonomiktir. Motorlar genellikle 1-8 silindirlidir. Motor gücünü yükseltmek için türboşarjörler de kullanılabilir. Pek çok araçta dört zamanlı motor kullanılır. Marş motoruyla çalıştırma, artık dünyanın her yanında uygulanan temel yöntemdir. Motor genellikle regülatörlüdür ve çalışma hızı 800-2 800 devir/ dakika arasında değişir. Traktörlerde hava soğutmalı motorların da kullanılabilmesine karşılık, su soğutmalılar daha yaygındır.
Çalıştırıldıkları ağır koşullardan ötürü, traktörlerin etkili hava ve yağ filtreleriyle donatılması gerekir. Traktörlere çok güçlü Debriyajlar takılır. İki aşamalı çalışan bu debriyajlar, vantilatörle soğutulur. İlk aşamada makinanın Ön hareketi durdurulur, ikinci aşamada da çıkış mili ve hidrolik pompa durur.
Pek çoğu (sözgelimi patates tarımı) belirli hızlar gerektiren çeşitli çalışma koşulları nedeniyle traktörlerde çok sayıda ileri vites bulunur. Bu yüzden, ikinci bir dişli takımıyla birlikte, üç ya da dört hızlı Dişli Kutusu kullanılır. Viteslerin sayısını iki katına çıkarmak için Planet Dişli Mekanizmaları’ndan da yararlanılır. Vites değiştirmeyi kolaylaştırmak için, bazen senkromeş kullanılır. Değişken hız oranlan elde etmek için de hidrolik transmisyon gereklidir. Traktör transmisyonu, çeşitli zorlamaların etkisinde kaldığından, aynı beygirgücündeki bir yol aracına göre çok daha sağlam yapılır. Çıkış mili, taşman ya da çekilen araçlarla bağlantı sağlar ve genellikle traktörün arkasında yer alır. Ancak, son yıllarda, aracın yanına ve önüne bağlanan ek çıkış milleri de kullanılmaktadır. Bunlar, orta ya da ön tarafa monte edilmiş donanım için kullanılır.
1947 yılında bağımsız çıkış millerinin yapımı, önemli bir gelişme olmuş böylece çıkış mili, traktörün ön hareketinden bağımsız olarak kullanılabilecek hale gelmiştir. Balyalama gibi işlemlerin yürütülmesinde bu düzenek büyük yarar sağlar. Bazı tarım işlerinde de hızı, aracın yol alma hızıyla orantılı olan tekerlek hızlı çıkış milleri kullanılır.
Traktörlerin çok yönlü araçlar haline getirilmesinde hidrolik gücün kullanılmasının büyük katkısı olmuştur. Eskiden traktörle çekilen donanımın ya da aracın alçaltılması ve yükseltilmesi için dış hidrolik pistonların kullanılması zorunlu olmaktaydı. Ama üçlü nokta bağlantı sisteminin geliştirilmesiyle traktör, bir çekici olmaktan çıkmış çeşitli işlerde kullanılabilen yararlı bir araç haline gelmiştir. Genellikle bir ayak pedalıyla çalıştırılan diferensiyel kilidi, diferansiyelin normal biçimde çalışmasını engelleyen bir mekanizmadır. Zor çalışma koşulları altında bu mekanizma motor gücünün bütünüyle iki arka tekerleğe geçirilmesini sağlar. Böylece tekerleğin dönmesi yavaşlar ve traktörün yumuşak arazide yol alması kolaylaşır.
Traktörde fren’er de büyük önem taşır: Traktörde frenler yalnızca aracı durdurmak için değil, tarlada sert dönüşlere yardımcı olmak için de kullanılır. Güçlü hareketleri, dirençleri ve uzun ömürleri nedeniyle genellikle disk frenler kullanılır.”
İbrahim Ethem Gören/11.09.2024 Yazı No: 417