Çağdaş Hat Eserlerinin Nirengi Noktasında Klasik Çalışmalar Var
Muhatabımızın sanat ayağının biri geleneksele sıkı sıkıya bağlıyken diğer ayağıyla modern tasarım arayışlarının içine sarkaçlanıyor. Hat sanatının usta isimlerinden Levent Karaduman’ın gelenekseli çağdaşla buluşturduğu tasarımlarının merkezinde sanatkâr dedelerimizin eserlerinde tesis ettiği insicam göze çarpıyor. Muhatabımız, kaynağını klasik, kadim hat sanatından alan bir perspektifle çağdaş çalışmalara imza atıyor. Gelecek asırlara armağan etmeye hazırlandığı ve önümüzdeki yüzyıllarda klasik unvanını elde edecek çağdaş hat eserlerinin nirengi noktasını klasik çalışmalar oluşturuyor.
Hattatın Çengelköy’deki ofisinin duvarları kamış kaleminden, is mürekkebinden akıp giden levhalarla kaplı. Duvarlarda adeta dualar ve yakarışlar ses bulup yankılanıyor. O sese kulak verdiğinizde işiteceğiniz kelâm şunlar olacaktır:
Yâ Dâfia’l-beliyyât/Ey belâları def’eden, gideren, yok eden (Allah’ım.)
Yâ Hâlle’l-müşkilât/Ey müşkilleri, zorlukları hâlleden, zorlukları kolaylaştıran (Allah’ım.)
Yâ Kâfiye’l-mühimmât/Ey bütün mühim işlere kâfi, yeterli olan (Allah’ım.)
Ya Kâdıya’l-hâcât/Ey bütün ihtiyaçları gideren ve ihtiyaçlara cevap verip yerine getiren (Allah’ım.)
Ya Râfia’d-derecât/Ey maddi-manevi bütün mertebeleri yükselten (Allah’ım.)
Ya Şâfiye’l-emrâz/Ey hastalıklara şifâ veren (Allah’ım.)
Ya Münzile’l-berekât/Ey bereketleri indiren (Allah’ım.)
Ya Erhame’r-rahimîn/ Ey rahmet edenlerin en merhametlisi olan (Allah’ım.)
La havle ve-lâ kuvvete illâ billahi’l-aliyy’il-azîm/Ey güç ve kuvvet sahibi, şânı yüce ve büyük olan ‘Allah’ım.)
Levent Usta, münacat/yakarış ismini verdiği koleksiyonunda yer alan hat eserlerinin dua makamında olduğunu, bizzat çök özel dualardan oluştuğunu, tasavvuf yolunda Nakşî geleneğinin hatim halkalarında hatmeyi yaptıran hocaefendinin bu duaları sırasıyla okuduğunu, halkadaki diğer kişilerin de edep ile tekrar ettiklerini belirtiyor.
Hattat Levent, asırlardır dilden dile gönülden gönle aktarılan bu yakarışları hat formunda yazarak yazmış. İyi de yapmış. Çalışması alanında ilk olma özelliğine sahip.
Karaduman, söyleşimizin bu bölümünde söz alarak münacat levhalarının hakikate yaslanan hikâyelerini üç cümleyle özetledi: “Tasavvuf ehlinin de bildiği üzere bu münacatlar letâif sırasına göre başlanarak 100'er defa okunur. Her birinin manası çerçevesinde mevcut sırları vesilesiyle Allah'a iltica edilerek niyazda bulunulmuş olur. Hatme; toplu hâlde yapılan bir halka zikridir. Kuran’-ı ve sünnette övülen ve teşvik edilen zikir çeşitlerinden birisidir.”
Levent Usta ile konuşmamız “Ya Şâfiye’l-emrâz/Ey hastalıklara şifâ veren (Allah’ım.)” levhası üzerine devam ediyor.
Mezkûr levha hastalığı da sağlığı da yaratan Allah’ın şifayı yaratırken kullarının fiziki ve kimyevi yapısına göre hangi sebeplere mebni şifayı yarattığını temsilen göstermek ve insanın doğal hastalıklardan ya da manevi/psikolojik hastalıklardan kurtulmak için mutlak ve yegâne yaratıcı olan Allah’tan şifa istemeden önceki karamsar dünyası ile şifa istedikten sonra kazandığı ümit dünyası arasında bağ kurmayı temsilen ifade etmek amacıyla meydana getirilmiş.
Levhanın tematik anlamını Hattat-Restoratör Levent Karaduman’dan dinliyoruz: “Eserin ana temasını kulun ümidinin niyazı olan “YÂ ŞÂFİYE’L EMRÂZ–Ey hastalıklara şifa veren Allah’ım” ‘hat’tı oluşturuyor. Hemen yanı sıra bulunan bölüm, zemin için özel üretilen kağıt yüzeyinde gözle görünür durumda, doğada bulunan kurutulmuş şifalı bitkiler spontane düzen içinde yerleştirilerek insanoğlunun tarih boyunca tıp alanında yaptığı gayretli keşifleri temsil eden bir katmandan oluşuyor. Çevresinde ise âdemoğlunun hastalığına şifa olarak tedavi ararken cevapsız sorularını ve çeşitli travmalarını anlatan ve her seferinde doğruluğuna emin olduğu cevapların aslında yanlış olduğunu görmesini temsilen, açılan yeni bir sayfa gibi kolajlanmış yarı açık rulolar, kıvrılmış kağıtlar ile kurutulmuş doğal şifalı bitkiler düzenlemesi üzerinde yeni bir katman oluşturur. En dış ve eseri tamamlayıcı unsur olarak genel dekor konseptine de uygun aydın bir renk tonu; en yaygın şifalı bitkilerin çiçeğinin rengi olan yeşilin tonlarının kullanıldığı bu katmanda ise hastalık halinin insanoğluna yaşattığı karamsarlığın sonucunda yaptığı gayretli araştırmalarda elde ettiği başarı temsil edilerek yeni bir katman daha oluşturuyor. Hastalığı da şifayı da yaratan Allah’tır.
Levhanın iç kısımdaki ‘hat’tın aydınlığı, Cenab-ı Hakk’ın son cümlemizde ifadesini bulan sıfatlarına işaret eder. Kanaatimce Rabbimiz şifayı yaratırken kullarının sadece lisanen dua etmesi yeterli gelmez. Şifa arayışındaki kulun hastalığı hakkında araştırma yaparak bilgilenmesi ve tedbir alması gerekir. Böylelikle eserde, tüm bu süreçlerin sonucunda hastalığın bünyevi, ruhi, fiziki ve kimyevi yapısına göre -sebeplere bağlı olarak- Allah’ın şifayı yarattığını temsilen gösterilmek istenmiştir.”
Geleneksel sanatlar keşif yolculuğu, sanatkâr ise estetik güzelliklerin sırrını kurcalayan bir kâşif… Bu manada mahir bir keşşaf olan Hattat Levent’in “Çağdaşla klasik arasında harmanladığı denge unsurunu nasıl kurguladığını merak ettik. Muhatabımızın cevabını dinlerken bakışlarımız “Yâ Kâfiye’l-mühimmât” istifindeki güzel gözlü “he”ye takılıp ötelere ve öteler ötesine mıhlandı: “Aslında klasik hat, çizgi ve estetik denge açısından modern sanatların temelini oluşturur. Ve günümüz estetik anlayışında gelişen dünya sanatına baktığımızda soyut kavramlar somutlaştırılarak konu anlatılmaya çalışılıyor.”