Bir Eser-Bir Üstad: Sülüs Nesih Hilye-Hüseyin Öksüz

Bir Eser-Bir Üstad: Sülüs Nesih Hilye-Hüseyin Öksüz


Kuveyt Türk Özel Bankacılık Portalı nezdinde kültür ve sanata değer veriyor, vakitlerinizi kıymetlendirecek kitapları, sanat eserlerini tahlil ediyor, sergileri ve müzeleri ziyaret ederek gözlemlerimizi kaleme alıyoruz. Bu süreçte bir taraftan bu toprakların irfanı için alın teri ve göz nuru döken ustalarımızın sanat ve estetik yolculuklarına müşfikâne nazar ederken diğer taraftan da sanatçılarımızın marifetlerine iltifat eden koleksiyonerlere “merhaba” diyoruz. Bu bağlamda yeni yazımızın öznesinde Konya’yı hüsn-i hat sanatının gülşeni haline getiren hocaların hocası, Hattat Hamit Aytaç’ın hayrülhalefi, TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi Hattat Dr. Hüseyin Öksüz’ün kamış kaleminden neş’et eden sülüs nesih hilye-i şerîfe var.

.
.
.
.
.
.
.
Önceki slayt
Sonraki slayt

Hilye: Süs, Cevher, Güzel Yüz

Süs, cevher, güzel yüz, güzel ahlâkî sıfatlar şeklinde dilimizde karşılık bulan hilye-i şerîfeleri insanlarımızın Sevgili Peygamberimize (sav) müteveccih sevgilerinin hüsn-i hat sanatında âharlı kâğıt, kamış kalem ve is mürekkebi eşliğinde aşk ile tanımlanması şeklinde tarif ve tavsif edilebiliriz.

İlk Hilyeyi Hz. Ali Kaleme Almıştır

Hz. Fatıma’nın (R. anha), Efendimizin (sav) bir daha mübarek yüzlerine göremeyeceği endişesini dile getirmesi üzerine Rahmet Peygamberi, Hz. Ali'ye “Hilyemi yaz; benden sonra onu gören, beni görmüş gibi olur” buyurmuştur. Bu kutlu sözden ilk hilye-i şerîfeyi hattatların pîri kabul edilen Hz. Ali’nin yazdığını anlıyoruz.

Yazı da Bir Nevi Zikirdir!

İslâm ümmetinin sanatkârları hemen her vesileyle Peygamber Efendimize (s.a.v.) yönelik muhabbetlerine eserlerinde yer vermiştir. Şair ve ediplerin en güzel şiir ve yazılarının öznesinde Efendiler Efendisi bulunur. Ebrucular peygamber hasretlerini gül ebrularıyla büyütmeye çalışırken, çinicilerin sevgi çiçekleri gönül ocaklarında pişer! Muhammed (sav) ism-i şerifinin etrafını süsleyen tezhip sanatkârlarının kirpikleri gözyaşlarıyla ağırlaşır! Nakkaşlar yeşil kubbeyi gönül iklimlerine nakşederken, hattatlar hilye-i şerîfelerde cehrî bir zikri arar mütemadiyen. Yazı da başlı başına zikir değil midir?

İlk Hilye Formu Hattat Hafız Osman’a Aittir

Türk hat sanatının ekol sahibi hattatlarından, nesih yazı nev’ini ıslah ederek günümüze kadar ulaşmasını temin eden Hâfız Osman’ın kendisi için güzel bir sadaka-i cariye olarak ihdâs ettiği hilye yazımında son dört asırda Yedikuleli Seyyid Abdullah’ın, Mahmud Celaleddin’in, Yesârîzâde’nin, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin, Mehmed Şefik’in, Mehmed Şevki’nin, Yahya Hilmi’nin, Hasan Rızâ’nın, Ahmet Kâmil Akdik’in ve Hamit Aytaç’ın isimlerini ön n plana çıkmaktadır.

Hüsn-i Hattın Önemli Mesajları!

Şüphesiz hüsn-i hat, ruhunun derinliklerinde sanat ve estetiği bir arada barındıran sanatseverlere asırlardan beri önemli mesajlar vermektedir. Hoca-talebe ilişkisi içerisinde meşk yoluyla âharlı kâğıdın müşfik sathında mütemâdiyen ilerleyerek kemâl derecesine ulaşan yazı sanatında hilyelerin müstesna bir yeri vardır.

Hilye-i Saâdet, Hilye-i Şerîfe ve Hilye-i Nebevî olarak da isimlendirilen hilye, Arapça bir kelime olup lügat anlamlarıyla yaratılıştaki süs, cevher, sûret ve sıfat manalarında tanımlanmıştır. Hat sanatında ve Türk-İslâm edebiyatında ise, Sevgili Peygamberimizin sîret ve sûreti mânâsında kullanılarak, Hz. Peygamber’in (sav) insani, ahlâkî ve fizîkî güzelliklerini; dış görüşünü anlatan eserlere hilye-i şerîfe ya da şemâil-i şerîf adı verilmiştir.

Konya’nın Yazı Vadisinde Mütevazı Bir Üstad: Hattat Hüseyin Öksüz

Konya’nın yazı vadisinde; bir adım öte Anadolu coğrafyasının maşeri vicdanında istisnai bir mevkie sahip Hattat Hüseyin Öksüz, 1427/2006-2007 tarihinde kaleme aldığı, Yıldız Holding İslâm Eserleri Koleksiyonu envanterinde kayıtlı bulunan ve Aşkın Sûreti Hilye-i Şrîfeler serlevhalı kitabımızı da şenlendiren sülüs-nesih hilye-i şerîfesi özelinde gerçekleştirdiğimiz hasbihalde halkımızın Efendimiz Aleyhisselâm’a müteveccih muhabbetlerine şu cümlelerle değinmişti: “Peygamber Efendimizi sevmek imanın şartıdır. Bir kimse kelime-i şehâdeti söylerken bu aşkını ilan eder. Öyle bir aşk ki bana naçizane Sakal-ı Şerif bohçalarını hatırlatır. Halkımızın, Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) sakalının bir kılına verdiği değer Sakal-ı Şerif merasimlerinde anlaşılır. Dolayısıyla hilye-i şerîf levhaları da böyledir.”

Hattat Öksüz: Hilye-i Şerîfe Yazmak Nasip İşidir

Hilye-i şerîfelerin hüsn-i hat sanatındaki yerini, “Hattatlar, ideallerinde en son nokta olarak hilye-i şerîfe veya Kur’ân-ı Kerîm yazmak isterler. Hilye-i şerîfe yazan bir hattat, hünerinin son mertebesini göstererek hilye-i şerîfenin hakkını vermek için çabalar.” şeklinde tarif eden Hüseyin Öksüz, hattatlar için hilye-i şerîfe yazmanın nasip işi olduğunu vurgulamıştı: “Hattat, bir nevi Hazreti Peygamber (s.a.v.) tarafından görevlendirilir. Aynı zamanda Cenab-ı Allah’ın adını yazmakla da görevli bir kişidir hattat.”

Sülüs-Nesih Kalem Güzeli Hilye-i Şerîfenin Özellikleri

Sözün bu yerinde Hattat Hüseyin Öksüz’ün1427/2006-2007 tarihinde yazmaya muvaffak kılındığı sülüs-nesih kalem güzeli hilyenin yazı ve bezeme özelliklerine müşfikâne nazar edelim ve akabinde kelâma, muhterem hocamızın terceme-i haliyle nihayet verelim.

Hilye, Hattat Hüseyin Öksüz tarafından klasik terkiple ve sülüs-nesih hatlarıyla yazılmıştır. Hilyenin başmakam kısmında klasik oklu Besmele vardır. Âyet kısmında ise Fetih Sûresi’nin 8. âyeti özel bir istifle ve sülüs hattıyla yazılmıştır. Nesih hattıyla yazılan hilye metninin dâirevî merkezinde 9 satır; kıta kısmında imza satırı dâhil 5 satır vardır. Hilye, açık renkli âharlı kâğıt üzerine is mürekkebiyle yazılmıştır.

Klasik tezyinatın tercih edildiği bezemelerin iç kısımda ve koltuklarda zemini altınlı klasik tezhip uygulanmıştır. Çeharyar isimlerinin etrafı beynessutur şeklinde tasarlanmıştır. Altın zeminli zencerek ile ara pervaz tezhiplendikten sonra dış pervazda yeşil zemin üzerine halkâr tezhibi yapılmıştır. Bu halkâr içerisine de altın zeminli klasik tezhipli küçük paftalar yerleştirilmiştir.

Hattat Hüseyin Öksüz

Hüseyin Öksüz 1944’te Konya’da doğdu. İlk ve orta tahsilini Konya’da tamamladı. 1966’da İstanbul’da Eczacılık tahsili sırasında (1968) Hattat Hamit Aytaç’tan sülüs-nesih; M. Uğur Derman’dan da ta‘lik derslerine devam ederek icâzet aldı.

Eczacılık tahsilini tamamladıktan sonra Konya’da 10 yıl eczacılık yaptı. IRCICA’nın 1986’dan itibaren her üç yılda bir gerçekleştirdiği uluslararası hat yarışmalarında Dünya Birinciliği dâhil toplam 5 ödül aldı. 1986 1. Uluslararası Hattat Hamit Hat Yarışması’nda celî dîvânîde birincilik, celî ta‘lik’te I. mansiyon, celî sülüste II. mansiyon, 1989 II. Uluslararası Yakut el-Musta’sımî Hat Yarışması’nda celî dîvânîde mansiyon ve nesihte mansiyon ödülleri kazandı. Yurt içinde ve yurt dışında sergiler açtı ve çeşitli kuruluşlardan beratlar, plaketler aldı. Türkiye’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde (ABD’de 1, Avustralya’da 2, Kazakistan’da 3, Kırgızistan’da 1, Hollanda’da 3, Almanya’da 2) cami yazılarını hazırladı. 2001’de Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kuruluşuna öncülük etti ve öğretim üyesi oldu. Geleneksel Türk Sanatları Bölümünün üç yıl başkanlığını yaptı. Üniversite ve kurslarda kırktan fazla talebesine icâzet verdi. 2010 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne, 2012 yılında da Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldü. 2011 yılında Selçuk Üniversitesinden emekli oldu. 2013’te KTO Karatay Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde öğretim üyesi ve Bölüm Başkanı oldu. Halen bu görevini devam ettirmektedir.

Hüseyin Öksüz yahut Câmiu’l-Hutût!

Hüseyin Öksüz günümüzde kullanılan belli başlı bütün yazıları meşk ettiği ve bu yazı türleriyle çok sayıda eser verdiği için “câmiu’l-hutût” sıfatını haiz olan hattatlarımızdandır. Rık’a, sülüs, nesih, celî sülüs, divânî, celî divânî, celî ta‘lik, kûfî, icâze gibi yazı türlerin her biriyle yazmış olduğu sayısız hat eseri, yurt içindeki ve yurt dışındaki muhtelif koleksiyonlarda yer almaktadır.

Basılan Kitapları

Eserlerinin ilki “Hattat Hüseyin Öksüz”, Konya İl Kültür Müdürlüğü tarafından 2009 yılında; ikincisi Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından “45. Sanat Yılı Hatırası” adıyla 2014 yılında; üçüncü kitabı ise K.T.O. Karatay Üniversitesi tarafından “Hat Aşkıyla 48 Yıl” adıyla 2016 yılında yayınlanmıştır.

Hattat Hüseyin Öksüz’ün İcazet Verdiği Talebeleri

Mehmet Memiş, Tahir Güçlü, Fatih Özkafa, İsmail Öztürk, Seyit Ahmet Depeler, Abdurrahman Depeler, Abdurrahim Kahya, Mehdi Rezoug, Hatice Esma Depeler, Sami Naddah, Mustafa Parıldar, Nihat Kağnıcı, Osman Şişman, Muhammed Esat Güçlü, Merve Nur Kayhan Hassan, Kuddusi Doğan, Ahmet Tuğaç, Mustafa Mesten, Melike Eldek, Zehra Özdem ve Fatma Yıldız.

 

İbrahim Ethem Gören/20.02.2025 Yazı No: 438

Öne Çıkan Yazılar

. Ustalar&Sanatkarlar Tezhip Sanatkarı Sevgi İrteş ve Sanatı
Günümüz Geleneksel Türk Süsleme Sanatlarının mühim simalarından tezhip ve kalemişi sanatkârı Sevgi İrteş ile sanatı ve eserleri üzerine sohbet gerçekleştirdik.
Ustalar&Sanatkarlar 11 Kasım 2024 4 dk.
. Ustalar&Sanatkarlar Ebru Ustasının Dünyasına Yolculuk
Ebru sanatının başarılı isimlerinden ebrucu Metin Yılmaz ile ebru sanatı yolculuğu üzerine bir mülâkât gerçekleştirdik. 
Ustalar&Sanatkarlar 05 Kasım 2024 3 dk.
. Ustalar&Sanatkarlar Miro Usta: Altın ve Mücevher Tasarım Sanatı
Mihran Haytayan nâmıdiğer ‘Miro Usta’ Türkiye’den Bahreyn’e uzanan bir başarı hikâyesinin kahramanıyla oluşturulan yazımızı inceleyebilirsiniz.
Ustalar&Sanatkarlar 25 Ekim 2024