İbrahim Ethem Gören’in, ülkemizin önde gelen yöneticilerinden, BİM Birleşim Mağazalar A.Ş. CEO’su Haluk Dortluoğlu ile Adnan Büyükdeniz’in liderlik vasıfları, insani özellikleri ve sanata katkıları üzerine ilgili katalog için hazırladığı e-mülakat ile birlikte merhumun 4 kıtada, 40 ülkede farklı kültür ve coğrafyaların insanları özelinde çektiği fotoğraflardan bir seçkiyi değerli okuyucularımızın irfanına arz ediyoruz.
İbrahim Ethem Gören: Haluk Bey, ilk olarak, Adnan Bey’in kişisel özelliklerinden bahsedebilir misiniz? Adnan Büyükdeniz’i bir insan ve arkadaş olarak nasıl tanımlarsınız?
Haluk Dortluoğlu: Adnan Bey benim için bir ağabeydi. Mülayim, sakin ve mütevazı bir şahsiyetti. Ülkenin dertleriyle birlikte dertlendiğimiz, Türkiye ekonomisinin sorunlarına birlikte çözümler aradığımız, samimi, içten ve tertemiz, örnek bir insandı. Merhumun insani vasıflarını Hz. Mevlânâ’nın şu öğütleri çok güzel tarif ediyor:
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Arkadaş olarak da kendisini yakından tanıyan hemen herkesin şahitlik ettiği üzere bu konudaki mümeyyiz vasfı içtenliği ve samimiyetiydi.
- Adnan Bey ile olan ilk karşılaşmanızı hatırlıyor musunuz? Hukukunuz nasıl başladı?
- Adnan Bey ile ilk karşılaşmamız ‘90’lı yılların ikinci yarısında Bilim ve Sanat Vakfı’nın bir programında olmuştu.
- Birlikte bazı projeler üzerinde çalıştığınızı biliyoruz. İlgili süreçlere dair bilgi verir misiniz?
- Adnan Büyükdeniz ile birlikte Bilim ve Sanat Vakfı’nda ekonomik sorunlara çözüm üretme ve bu konularda düşünmeyi amaç edinen “Alternatif İktisadi Sistemler” adı altında bir çalışma grubu oluşturmuş ve bir dönem birlikte seri toplantılar, çeşitli programlar düzenlemiştik.
- Aldığımız geri bildirimlerde yapılan çalışmalara katılan birçok kişinin bu buluşmalardan çok faydalandığına kanaat getirdik. Bu gruptan, daha sonra çok önemli sorumluluklar üstlenen ve bir dönem bulunduğu kurumlarda önemli başarılara imza atan pek çok arkadaşımız oldu.
- Nasıl bir dost, nasıl bir profesyoneldi?
- Sıcakkanlı, samimi, sakin, iyi niyetli bir insan, kelimenin tam anlamıyla hakiki bir dosttu. Ona sırtınızı dayayabilir, iç dünyanızı, tefekkür ufuklarınızı açabilirdiniz. Aramızdaki yaş farkına rağmen bir arkadaş olarak görüp, sohbet edebildiğim biriydi. Hasbihallerimizde benim sözümü kestiğine hiç şahit olmadım. Sabırla dinler, akabinde sohbet konumuza dair engin hayat tecrübeleri özelinde gözlerimin içine bakarak konuşurdu.
- Sorunuzun ikinci bölümüne gelince… İş ortamında birebir çalışma imkânımız olmadı, fakat birlikte çalıştığı herkesin memnuniyet duyduğu biri olarak tanınırdı. Vizyoner ve çalışkan bir insandı. Ülkemizde 1984 yılına kadar henüz uygulaması ve mevzuatta yeri olmayan katılım bankacılığı sisteminin, o tarihlerdeki ismiyle özel finans kurumlarının önce teorik, sonrasında da pratik uygulamalarla hayata geçmesinde başat rol oynadığını biliyorum.
- Adnan Bey’i iş yaşamında nasıl bir lider olarak tanımlarsınız? Onun liderlik tarzı ve etkisi nelerdi?
- Tevazu onda hal lisanıydı, dolayısıyla mütevazı bir liderdi… Kanaatimce tevazu kültürüne sahip liderler kurumlar için çok değerlidir, zira tevazu kültürü insanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırır, aradaki duvarları kaldırır. Diğer taraftan, çalışma arkadaşlarıyla ilişkilerinde fazla hiyerarşik ve mesafeli yaklaşıma sahip olan egosu yüksek liderlerin organizasyonlara uzun vadede zarar verebileceklerini düşünürüm. Zira, çevrelerinde açık iletişim zayıflar, bu tür liderlere çevresindekiler gerçekleri değil, duymak istediklerini söyler, bu da kurumları uzun vadede ciddi zafiyete uğratabilir. Adnan Bey, tevazu kültürüne sahip, mütevazı bir liderdi, ulaşılabilir, yakın ve samimi bir insandı. Yöneticilik yaptığı her yerde başarılı olmasının ve dahi liderliğinin arka planında engin bilgi ve tecrübesine derin anlamlar katan tevazu vardır.
- Adnan Bey’in ahlâkî değerleri, karakteri ve insanlar arasındaki saygınlığı hakkında neler söylemek istersiniz?
- Bir “ahlâk âbidesiydi” diyebilirim; eğilmez, bükülmezdi. Kelime olarak kökü ‘hulk’tan/yaradılıştan gelen ahlâk, insanın karakterini de şekillendirir. Adnan Büyükdeniz’in karakteri kanaatimce kendine rehber edindiği Hûd Suresi’nin 112’inci âyet-i kerîmesi doğrultusunda şekillenmiştir: “Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir.”
- Saygınlığı hakkında söylenecek pek bir söz yok, saygınlığı konusunda farklı bir görüşe sahip kimseyi tanımadım; herkesin saygı duyduğu ve sevdiği bir insandı.
- Sanata ve sanat faaliyetlerine olan ilgisini biliyoruz. Adnan Bey özelinde üst düzey yöneticilerin sanata olan alakaları topluma, sanata, kurumlara ve sanatkârlara ne türden ilave katma değerler üretiyor?
- Üst düzey yöneticilerin ve girişimcilerin sanata olan ilgisi, topluma, sanat kurumlarına ve sanatçılara katma değer sağlar diye düşünüyorum. Sanatın toplumsal etkilerini anlayarak, sanat projelerine destek vermek veya sanatı teşvik etmek, toplumun kültürel zenginliğini artırırken sanatçıların çalışmalarını da destekler. Üst düzey yöneticiler, iş dünyası ile sanat arasında köprü oluşturabilirler. İş dünyasının profesyoneli Adnan Bey’in geleneksel sanatlarımıza olan yakın ilgisi zamanla, bahsettiğim “köprü vazifesi”ne dönüşmüştür.
- Adnan Bey, fotoğrafçılık hobisiyle dünyanın dört bir yanında çektiği nitelikli fotoğraflarla küçük anları yakalayıp bizlerin ilgisine sunardı. Çalıştığı kurumun sanatı desteklemesini sağlar, hüsn-i hat yarışmalarıyla sanatçıları üretime teşvik ederdi. İlerleyen yıllarda uluslararası nitelik kazanan Albaraka Türk hat yarışmaları İstanbul’un hat sanatının merkezi konumunu perçinlemiştir. Yarışmalarda dereceye giren hüsn-i hat levhalarının bezemelerinin yaptırılması da tezhip sanatı ve sanatçıları için mütevazı bir katkı olsa gerekir. Böylelikle merhum, geleneksel sanat eserlerinin artmasına ve o alanın canlanmasına vesile olmuştur. Hâsılı, Adnan Bey’in geleneksel sanatlara ilgi ve desteği müteakip yıllarda kurumsallaşarak Albaraka Sanat hüviyetine bürünmüştür.
- İlginiz için teşekkür ediyorum Haluk Bey.
- Ben de vefâtının ardından 14 yıl geçen Adnan Büyükdeniz’in hayır ve rahmetle yâd edilmesine vesile olduğunuz için teşekkür ediyorum İbrahim Ethem Bey. Adnan Büyükdeniz’e rahmet olsun. Ruhuna Fatihalar okuyalım.
Adnan Büyükdeniz (1958-2009)
1958 yılında Adana'da dünyaya geldi. 1974 yılında Türk-Amerikan Kültürel Mübadele Programı'ndan kazandığı burs ile Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. Lise eğitimini ABD'nin Texas eyaletinde tamamladı. 1976 yılında girdiği Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden 1980 tarihinde mezun oldu.
Aynı yıl, yüksek lisans çalışmaları için Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) bursu ile İngiltere'ye giden Büyükdeniz, London School of Economics'ten Bilim Master'ı derecesini aldı.
Yüksek lisans eğitimin ardından yurda dönen Büyükdeniz, 1983-1985 yıllarında TÜSİAD'da ekonomi araştırma uzmanı olarak çalıştı. 1990 yılında İstanbul Üniversitesi'nde doktor unvanı alan Büyükdeniz, TÜSİAD'da 1985-1994 yılları arasında danışmanlık görevinde bulundu.
Albaraka Türk Katılım Bankası'nın kuruluş aşamasında bankaya katılan Adnan Büyükdeniz, burada sırasıyla kredi pazarlama müdür yardımcılığı, dış işler müdürlüğü, genel müdür başyardımcılığı görevlerinde bulundu. 2003'te atandığı genel müdürlük vazifesini vefâtına kadar sürdürdü.
Yurt dışındaki çeşitli bankacılık ve yatırım fonu kuruluşlarında yönetim kurulu üyelikleri de yapan Büyükdeniz, 1992-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesi'nde Para Teorisi ve Politikası ile Uluslararası İktisat dersleri verdi.
Büyükdeniz'in, "Türkiye'de Faiz Politikaları" isimli kitabı, Milliyet Gazetesi'nden 1992 yılında ekonomi dalında birincilik ödülü aldı. Amatör ruhla profesyonel fotoğrafçılık yapan Dr. Adnan Büyükdeniz dünyanın dört bir coğrafyasına yaptığı seyahatlerde çektiği fotoğrafları Yerkürenin Renkleri serlevhalarıyla kitaplaştırdı, aynı isimle fotoğraf sergisi açtı.
Evli ve üç çocuk babası olan Dr. Büyükdeniz, 19 Ekim 2009'da İstanbul'da vefât etti.
İbrahim Ethem Gören/23.10.2023 Yazı No: 373