Page 14 - Evliya Çelebi Hac Yolu
P. 14

vermemektedir.

               Mahmud adında bir erkek kardeşinden söz eder. Babasının, İlyas Paşa olayı sonrası

               evlerini akrabaları şair Firakî Efendi’ye verdikten sonra Kütahya’dan ayrılıp Bursa’ya
               geldiğini, orada Eyne Bey Mahallesi’nde konakladıklarını ve Mahmud adındaki
               kardeşiyle birlikte kendisini de alarak İstanbul’a geldiğini yazar.


               Evliyâ Çelebi gençliğinde zayıf, ince yapılı bir delikanlıdır. Hatta görünüşü çocuk-
               sudur. Saraya girdiğinde ufak tefek, zayıf ve çocuk görünümlü olduğunu söylüyor.
               Uzun boylu ve iri yapılı değildir.


               Evliyâ Çelebi hiçbir zaman sakal bırakmamıştır. Kullandığı ifadelere bakılırsa bıyık
               da bırakmamıştır.


               Uyvar Kalesi altında cirit oynarlarken Kıbleli Mustafa Paşa bir cirit vurup birkaç di-
               şini yerinden oynatmıştı. Viyana’da bir dişçide dişlerin nasıl tedavi edildiğini görür,
               hemen kendi dişini tedavi ettirir. Orada ilk defa kanal tedavisi yapıldığını görür.
               Hatta dişçi kendisine 100 altın verirse bu işi öğreteceğini söyler ama Evliyâ 50 al-

               tın vereceğini söyleyince anlaşamazlar. Daha sonra keşke teklifini kabul etseydim
               diye hayıflanır.


               Evliyâ Çelebi, bütün Seyahatname’si boyunca kendinden “Seyyâh-ı âlem ve
               nedîm-i benî âdem / Dünya gezgini ve insanların nedimi” diye söz eder. O insan-
               ların dostu, sırdaşı, arkadaşı, yoldaşı, enîs-i gam-küsârı, şuh şengül, aşüfte, alüfte

               bir insandır. Hep alçak gönüllü olmuş, asla kibirli davranmamıştır.

               Gezisi sırasında görüp tanıştığı dervişler, şeyhler, âlimler, ileri gelenler, halktan in-
               sanlarla rahat ilişkiler kurmuş, gerek Osmanlı topraklarında ve gerekse Osmanlı

               dışında gidip gördüğü kiliselerde ve manastırlarda papazlarla da rahat dostluklar
               kurup sohbetler etmiştir.


               İran’a gittiğinde Tebriz Hanı’yla uzun bir konuşması vardır. Ülke dışına çıktığında
               kendisini nasıl anlattığını ve tanıttığının çok güzel bir örneğidir.


               Kırım’da ve Dağıstan’da oranın hanları ve sultanlarıyla görüşmüştür.

               Dinî inançları güçlüdür, hafızdır, çocukluğundan beri hiçbir haram ve keyif verici
               şeyi tatmamıştır. Dinî görevlerini eksiksiz yerine getirmektedir.


               Vallahi, billahi ve tallahi Hazret-i Ali’nin pâk ruhiyçün bu ana dek anadan doğalı







               12 | Evliya Çelebi Hac Yolu
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19