Page 67 - ANADOLU SANAYİ DEVRİMİ
P. 67
(…) Malum ve sabit bir şeydir ki, hiç bir (…) [Sanatlar için mutlaka bir ustaya
insan maişeti itibariyle ihtiyaç duyduğu ihtiyaç vardır], (…) imdi görmenin (ve
hususları teminde müstakil değildir. bizzat müşâhede etmenin) neticesinde
Umranları cihetinden tüm insanlar bu hâsıl olan bir meleke, (rivayet ve)
hususta yekdiğerine yardımcı olurlar. haberden hasıl olan bir melekeden daha
İnsanlardan bir taifenin, birbirine sağlam ve daha mükemmeldir. Bir çırağın
yardım etmek suretiyle istihsal ettikleri (müteallimin ve öğrenci, student) sanatta
ihtiyaç maddeleri, istihsale katılanların hazakat (maharet, marifet ve hüner)
adedinden kat kat fazla insanın zaruri sahibi olması ve meleke kazanması
(ve iptidai) ihtiyaç açığını kapatır. İmdi talimin iyiliği ve üstadın (pir, muallim,
bir kimse, mesela buğdaydan kendisine teacher) melekesi ölçüsünde olur.
66
yetecek kadar bir miktardaki gıdayı
müstakillen ve tek başına istihsal edemez. İbn Haldûn, medeniyet kavramını iktisa-
Ama kimi âlet yapan marangoz ve di-sosyal gelişime göre nitelendirip yeni
demirci, kimi sığır bakan, tarla süren, kavramlar üreterek bu kavramı daha da
başakları hasat eden ve kimi çiftçiliğin geliştirmiştir. İbn Haldûn tüm bu gö-
sair külfetlerini üstlenen altı veya on kişi, rüşlerini, Bîrûnî’nin yaptığı gibi eserinin
aynı şeyi istihsal etmeye koyulup, bu işleri “mukaddime” kısmında ayrıntılı olarak
aralarında tevzi ettiler mi (iş bölümü) anlatmıştır.
veya bunun için bir araya geldiler mi, bu
emekleriyle hâsıl olan belli miktardaki Geliştirdiği medeniyetle ilgili en önemli
gıda hiç şüphe yok ki, bahsedilen istihsale kavram “umran ilmi”dir. İbn Haldûn,
katılanların (ve yukarda bahsedilenlerin) medeniyet kuran cemiyetinlerin gelişi-
bir çok kat fazlasına kâfi gelir. Şu halde, mini esas alarak yükselen medeniyetle-
bir araya gelindikten sonraki emekler, rin ulaştığı en yüksek seviyeye “umran”,
birleştirilen iş gücü (ile üretilen erzak)
çalışanların ihtiyaçlarından ve zaruri bu gelişimi-dönüşümü inceleyen ilme de
ihtiyaç maddelerinden fazladır. 64 “umran ilmi”demiştir.
Bilmek gerekir ki insan, hayatındaki Bîrûnî, tarım ve ticaret devriminin doğu-
bütün hal ve tavırlarında (doğma ve) daki merkezinde yaşayan bir araştırmacı
yetişme çağından erginlik çağına ve olarak ortaya çıkan sonuçları medeniyet
ihtiyarlığa kadar kendisi için gıda ve kavramını geliştirerek anlatır. İbn Haldûn
nafaka olacak şeylere tabiatı icabı ihtiyaç da tarım-ticaret devriminin batıda yaşa-
duyar. “Ve Allah zengindir, siz ise
fakirsiniz” (Muhammed, 47/38, O’ndan yan bir araştırmacı olarak bu devrimlere
başka her şey fakr ve ihtiyaç içindedir). ilaveten Anadolu sanayi devrimini yakın-
Şânı yüce olan Allah, âlemde var olan dan takip ederek İslâm dünyasında bu
şeylerin tümünü insan için yaratmış devrimin sonucunda yaşanan sosyal-ik-
ve bunları, bir çok âyetlerde insan için tisadi yapı dönüşümünü incelemek üzere
minnet vesilesi yapmıştır. 65 geliştirdiği metot ve ilme, “umran ilmi”
adını vermişti. Anadolu sanayi devrimin-
den önce yaşayan Bîrûnî’nin tarım ve ti-
64 İbn Haldun, Mukaddime, trc. Süleyman Ulu- caret devrimini görüp bu değişimi mede-
dağ, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2009, II, 652.
65 İbn Haldun, Mukaddime, 2009, II, 693. 66 İbn Haldun, Mukaddime, 2009, II, 722.
66 - ANADOLU SANAYİ DEVRİMİ